Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yani "Ne" sorusunun cevabı bir açıklama değil, bir durum bildirimidir: "Cisimler Dünya'ya doğru hareket eder." Bunun gerçeğin nedenlerini öğrenmek için, adı üzerinde, "Neden" sorusunu sormak gerekir. Bernard Baruch'un sözleri bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır: "Milyonlarca elmanın düştüğünü gördü; ancak sadece Newton 'Neden?' diye sordu."
Burada önemli bir noktanın daha farkına varmakta fayda var. Günümüzde, insanlar evrimi sadece mutasyonlardan ve doğal seçilimden ibaret bilmektedirler. Hâlbuki modern bilim, evrimin 20'den fazla farklı mekanizmasını keşfetmiştir ve bunların hepsi farklı ortamlarda, farklı canlılar üzerinde, farklı miktarlarda ederler. Bu sebeple evrimi sadece bir iki mekanizmaya indirgemek, konudan uzak olunduğunun göstergesidir.
Reklam
Okyanuslardan oluşan bir Dünya'nın canlılığın oluşumu açısından en önemli faydası, henüz atmosferin tam olarak oluşmamasından ötürü Güneş'ten gelen aşın yüksek enerjili radyoaktif ışınımların su tarafından engellenmesi olmuştur.Çünkü yüksek düzeydeki radyoaktivite, karmaşık olmasına rağmen kararlı yapıda olan kimyasalların oluşmasına
Hadean Dönemi'ndeyiz. Bu dönemden Güneş Sistemi içerisinde, bugün var olan 8 gezegenin aksine en az 14 gezegen olduğu düşünülüyor. Her yere inanılmaz bir kaos ortamı hakim. Dünya'nın çekirdeğinin kütlesel oluşumu 10-30 milyon yıl içerisinde tamamlanıyor. Dünya'daki kaosun en büyük sebeplerinden biri, oluşumunun ilk dönemlerinde,
Bunlara cevaplar alabilmek için zaman içerisinde hızla geriye gitmemiz gerekiyor, Geriye giderken, yaklaşık 250.000 yıl kadar önce bize oldukça benzeyen ilk insanları geçiyoruz, 6 milyon yıl kadar öncesinde artık insanlara pek de benzemeyen atasal türlerin olduğu bir dünyaya varıyoruz. Sonra, 60 milyon yıl öncesinde artık primatlara (iri beyinli
Evrim ile Evrim Kuramı aynı şey değildir! Evrim, canlıların değiştiği gerçeğini ortaya koyan, "ne" sorusunun cevabı olan bir doğa gerçeğidir. Evrim Kuramı ise, bu doğa yasasının nasıl işlediğine ve canlıların "neden" evrim geçirdiklerine yönelik açıklamalar bütünüdür.
Reklam
Çünkü her şey değişir. Bunu ilk olarak keşfedip ifade eden filozof, Milattan Önce 500'lü yıllarda Anadolu'da, bugünkü Aydın'ın Milet bölgesinde yaşamış olan Herakleitos'tur (d: MÕ 535, 6: MÖ 475). Halk arasında bilinen çevirileriyle, "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." demiştir. "Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz" diye eklemiş, zamanın akışı içerisin de her şeyin değişmek zorunda olduğunu felsefi bir dille izah etmeye çalışmıştır. İşte bugün modern bilimde, canlıların kendi ömürleri içerisindeki değişimlerine gelişim (ontojenik değişimler), nesiller içerisinde gerçekleşen değişimlerine ise evrim (filogenetik değişimler)...
EVRİM TEORİSİ Modern bilime ait bu güncel bakış açısı, Evrim Kuramı'na bakışımızı da değiştirecektir. İşte Evrim Teorisi'nin bir "teori" olmasının sebebi de bu anlattıklarımdır. Basit bir dille, "Evrim bir teoridir ve teori olarak kalacaktır, çünkü hiçbir bilimsel açıklama gibi, Kütleçekimi gibi, Görelilik gibi, hücre yapısına yönelik açıklamalar gibi, Evrim Teorisi de bir kanun olamaz." Evrim Teorisi'nin bir kuram olması onun ispatlanmamış, eksik, zayıf, öylesine ileri sürülmüş bir açıklama olduğu anlamına gelmez. Tam tersine Evrim Kuramı, 150 yıllık kuramsal tarihi, 2000 küsur yıllık fikirsel (fikrî) tarihiyle bilimin gördüğü en güçlü, en az hasar görmüş, en çok sayıda bilim insanı tarafından geliştirilmiş ve geliştirilmekte olan teorilerden biridir.
Evrimsel Biyoloji’nin ‘yoktan var olma gibi’ bir iddiası olmamasına rağmen, kendi iddiaları bu tip bir var oluş sistemi olan kimseler, Evrimsel Biyoloji’yi böyle bir iddiaya sahip olmakla itham etmektedirler.Dikkat edilecek olursa, Evrimsel Biyoloji’nin karşıtı konumundaki kimseler, canlıların yoktan, bir anda, son halleriyle var olduğunu iddia ederler.Bu üzücü, komik ve sinir bozucu bir ironiden öteye gidememektedir ve bilim karşıtlarının ikiyüzlü tutumuna bir örnektir.
Bilimin inançlara göre manipüle edilmeye çalışılması, hiçbir şeyi çözmemiştir ve asla da çözemeyecektir. Hiçbir zaman başarıya ulaşamamıştır ve asla da ulaşamayacaktır. Adapte edilmesi ve çağa ayak uydurulması gereken, bireylerin şahsi görüşleri ve inançlarıdır. Bu, tarih boyunca her daim böyle olmuştur ve sonsuza dek böyle olacaktır. Bilime, teknolojiye, özgür düşünceye, tarafsızlığa yeterli önemi veremeyen toplumlar, tarih sahnesinden silinmeye mahkûmdurlar. Bunu, Anadolu coğrafyasının tarihinde de görmek pek kolaydır.
Reklam
Ne en güçlü olan türler hayatta kalır, ne de en zeki olanlar. Hayatta kalanlar her zaman değişime en uyumlu olanlardır. Yaşam mücadelesi içerisinde en uyumlu olanlar rakiplerini harcarlar; çünkü çevreye en uygun şekilde adapte olabilenler onlardır.
Eskiden bilimle halk arasında bir nebze iletişim köprüsü görebilmiş olan felsefe, günümüzde bu görevini büyük oranda yitirmiştir ve ne yazık ki yerini dolduracak bir unsur henüz bulunmamaktadır.
Kitap okuma grubu- 13. Kitap
🔊🔊KİTAP OKUMA GRUBU 🔊🔊 .. 1. Kitap: “Klinik Felsefe”📚 Okundu ✅ 2. Kitap: “Nick Mansfield-Öznellik” 📚 Okundu ✅ 3. Kitap: “Anthony Giddens-Mahremiyetin Dönüşümü” 📚 Okundu ✅ 4. Kitap: “Nihan Kaya-İyi Aile Yoktur” 📚 Okundu ✅ 5. Kitap: “Paul Churcland-Madde ve Bilinç” 📚 Okundu ✅ 6. Kitap: “Cemal Güzel-Bilim Felsefesi” 📚 Okundu ✅ 7. Kitap: “Çağrı Mert
Genlerimiz eş seçimini nasıl etkiliyor
Karşı cinsiyetten birini gördüğümüz anda, herhangi bir bilinçli değerlendirme yapmadan etkilenebiliyoruz ya da etkilenmiyoruz. Bu, tamamen bilinçaltımızdaki süreçlerle, otomatik olarak gerçekleşiyor. Dolayısıyla burada, genetik yapımızın bize kazandırdığı eğilimleri analiz etmek gerekiyor. Bir tercih yaparken, her ne kadar büyük oranda ömrümüz içerisinde edindiğimiz deneyimlerden yola çıkarak bu tercihleri yapıyor olsak da, bunların bilinçaltı analizinde genlerimizin büyük bir önemi bulunuyor. Genlerimiz, beynimizde sürecek olan biyokimyasal aktivitenin tipini, diğer bireylerden olan farklılıklarını ve yöntemlerini belirliyor. İşte bu genler, ebeveynlerimizden aldığımız genler olduğu için, ister istemez onların tercihlerine belirli oranda yön veren bu yapılar, bizlere de geçiyor. Bu sayede, evrimsel süreçte en isabetli tercihleri yapabilen bireylerin yavruları da, bu şekilde başarılı tercihler yapmaya meyilli olabiliyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.