Öyle insanlar var ki, her Ramazan sektirmeden oruç tutar, her bayramda günahlarının kefareti için kınalı koyun keser, hacca umreye gider, günde beş vakit alnı secdeye değer ama yüreğinde ne sevgiye yer vardır, ne merhamete. Bre adam, o zaman ne demeye uğraşır durursun ki? Aşksız inanç olur mu? Sevmeden ve sevilmeden, habire bir şeylere söylenip homurdanarak iman etmek mümkün mü? Aşk yoksa "ibadet" bir kuru kelimeden, yan yana gelmiş altı harften ibaret. Dışı kabuk, içi oyuk. İnsan aşkla ve aşkta iman etmeli; damarlarında gürül gürül hissederek Allah ve insan sevgisini!
Büyükler sayılara bayılırlar. Onlara yeni bir arkadaşınızdan bahsettiğinizde gerekli soruları asla sormazlar. "Sesi nasıl?" diye sormazlar mesela. "Hangi oyunları sever?Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?" diye sorduklarını asla göremezsiniz. Onlar sadece, "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?" diye merak ederler. Bunları öğrenince arkaşınızı tanıyabileceklerini sanırlar. Büyüklere, kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkan, çatısında güvercinlerin uçuştuğu çok güzel bir ev gördüm" derseniz bu evi gözlerinde canlandıramazlar bile. Onların anlayabilmesi için, "Yüz milyonluk bir ev gördüm", demeniz gerekir. İşte o zaman, "Aa, ne kadar da güzelmiş!" derler.