"En büyük kötülüğün umut olduğunu söylerler oysa en büyük kötülük güvendir. Sığındığı bedene başka ruhların saldırmasına izin verirken bir yandan da kendisi zarar verir."
"Gerçek ise şuydu ki sahip olduğumu sandığım
güç aslında hiçbir zaman benim olmamıştı.
Güç kaderindi. Hep yanımdaydı, beni bana
uygun gördüğü yoldan yürütüyordu."
"Yalnızlık alıp karşına kendini,
öteki kendinlerle konuşmaktır.
Bakışmaktır, öteki kendinlerle;
dövüşmektir.
Kimi zaman da, öldürmektir
içlerinden sana en çok benzeyeni,
benzemiyor diye.
Yalnızlık, öldürmektir."
"Aklına Nana'nın bir keresinde söylediği şey geldi; her bir kar tanesinin, dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu."
Taliban, Tarık’ın en sevdiği şarkıcının, Ahmet Zahir’in mezarına kurşun yağdırdı.
“Öleli neredeyse yirmi yıl oluyor,” dedi Leyla Meryem’e. “Ölmek bile yetmiyor mu?”
"Gökyüzünden görünen koskoca aya baktım. İçimden o çok sevdiğim şarkının sözleri bir kez daha geçiverdi, "Güneşi ararken peşini bırakmaz ay..." Sanki ayın ışığı gözlerime kodlanmıştı. Nereye gidersem gideyim peşimden gelecekti ve ne zaman başımı gökyüzüne çevirsem onu görecektim gökyüzünde."
Belki de dünyanın en güzel kelimesiydi bu, "yok olmak". Mutlu olmak, mutsuz olmak, insan olmak, o olmak, bu olmak, şu olmak ve en sonunda "yok olmak". İnsan hayatı boyunca ne olursa olsun en sonunda "yok olacak"tı. Hepimiz var olarak başlamıştık ve yok olarak bitirecektik bu hayatı.