Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
464 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
#eğerkötüolsaydık -M.L RIO “Zamanın adımları kişiye göre değişir.” Karanlık ve aydınlığın, aşk ve nefretin, iyilik ve kötülüğün yani tüm zıtlıkların mücadelesinin verildiği ve pek çoğunun trajediler üzerine olduğu eserler Shakespeare eserleri. Bu kitap işte tam bu zıtlıkların oluşturduğu bir trajedi. Yedi arkadaşın konservatuvardaki eğitimlerinin yanı sıra hayatlarınında da gözler önünde olduğu bir olay silsilesinden ibaret. Oyunmu gerçekmi ayrımını yapmakta bizlerin bile zorlandığı bir yapıt. Öyle derin öyle içselleştirilecek türde. Geçmiş ve gelecek olarak ilerleyen bölümlerde konservatuar öğrencisi Oliver’dan dinliyoruz hikayeyi. Okul yıllarında yaşadıkları sahne tecrübelerinden tutunda, duyguları ve oyunculuğun yaşamlarındaki yerine kadar ve akıl almaz bir trajediyle son yılında hapishaneye düşüp on yılını orda geçirmesi. Cinayet nedeniyle yıllarını geçirmiş olsada bu suçu onun işleyip işlemediği son sayfalara kadar gizemini koruyor. Bölümlerde hem okul yılları ve bu olay yaşanana kadar olan süreci okuyoruz. On yılın sonunda serbest kaldığında hala onu tutuklayan dedektifin asıl gerçekleri öğrenmek istemesi üzerine olayın ve yaşamlarının iç yüzüne konuk oluyoruz. Oliver, arkadaşlarının aslında sahne önünde de sahnenin arkasında da oynadığı karakterleri canlandırıyor oluşunu farkediyor acı da olsa. Herkesin bürüneceği rolü önceden tahmin etselerde hocaları seçimleri farklı yaptığında, işte gerçek kişilikler ve rekabet ozaman ortaya çıkmaya başlıyor. Yaşanan trajedi baş gösterdiğinde aralarından biri ölünce, kalanlar hayatlarının en zorlu oyunculuğuyla mücadele etmeye başlıyorlar.
Eğer Kötü Olsaydık
Eğer Kötü OlsaydıkM. L. Rio · Ren Kitap · 202493 okunma
Üç günlük dünyanın ikinci günündeyiz. Ne ilk günkü heves var içimizde, ne son günün korkusu. Ne geçmiş çok uzakta, ne de gelecek çok yakın. Hep beraber garip bir süreçten geçiyoruz ve insan ne yapacağını şaşırıyor.. Bir yanda Gazze, bir yanda diğer mazlum coğrafyalar.. Tek bildiğim bir şey var ulaşabildiğimize, yetişebildiğimize elimizden ne geliyorsa yapmak zorundayız. Velhasıl aciziz, Allah azımızı çok eylesin selamet kapılarını açsın..
Reklam
Tarih
Geçmiş, bugünün aynasıdır; gelecek ise bugünün hayalidir. Kahlil Gibran
Kayıp Zamanı Yakalayan Benlik Bu sefer bana mutluluk veren çeşitli izlenimleri birbiriyle karşılaştırarak bu mutluluğun sebebini tahmin etmeye başlamıştım; hepsinin ortak özelliği, tabağa çarpan kaşık sesini, döşeme taşları arasındaki yükseklik farkını, madlenin tadını, hem şimdiki anda, hem de uzak bir geçmişte hissetmemdi; o kadar ki, geçmiş, şimdiki zamana el koyuyor, hangisini yaşamakta olduğum konusunda beni tereddüte düşürüyordu; aslında, bu izlenimlerden haz duyan benliğim, izlenimin hem geçmişteki bir günde, hem de şimdi sahip olduğu ortak özellikten, zamandışı oluşundan haz duyuyordu; bu benlik, sadece şimdiki zamanla geçmiş arasındaki bu özdeşlikler sayesinde, yaşayabileceği yegâne ortamda bulunabileceği ve nesnelerin özünü tadabileceği zaman, yani zamanın dışında ortaya çıkıyordu. Bilinçsiz olarak küçük madlenin tadını tanıdığım anda ölüm konusundaki endişelerimin dağılması bu şekilde açıklanabilirdi, çünkü o andaki benliğim, zamandışı bir benlikti, dolayısıyla gelecekteki değişimlere kayıtsızdı. Bu benlik sadece nesnelerin özüyle besleniyordu ve hayal gücü işin içine girmediği için duyuların bu özü kendisine sunamadığı şimdiki zamanda besinini sağlayamıyordu; eylemin yöneldiği gelecek, bize bu özü bağışlar. Bu benlik, sadece ve sadece eylemin, anlık hazzın dışında, bir benzerlik mucizesi sayesinde şimdiki zamandan kurtulabildiğimde belirmiş, kendini göstermişti bana. Hafızamın ve zihnimin asla başaramadığı şeyi, eski günleri, kayıp zamanı yakalamamı, bir tek bu benlik sağlayabilirdi.
Şimdiki aklım olsaydı... sözü dillerinden düşmez ise de şimdiki akılları olacak olanın olmasına da mani olamaz Hani bu ki tek kelimeyle geçmiş için söylenmesi gereken şudur: 1) olan olmalıydı Niçin çünkü olanın olması gerekmeseydi olmazdı olan olduğuna göre olması gerektiği için olmuştur olan olduğu için olmalıydı Bu bakımdan pişmanlığın ne bir değeri ne bir faydası ne de bir anlamı vardır Olan olmalıydı Evet geçmişin yasası bu kaideden ibarettir 2) olacak olan olur Bu Kaide de geleceğin yasasıdır Ne olacaksa o olur olacak olduğu için olur gelecek gelirken yanında ne getirecekse onu getirir Bu bakımdan olacak olan da olur geçmiş için pişmanlığı nasıl bir anlamı yoksa gelecek için de plan yapmanın gelecek olanın gelmesine karşı koymanın bir anlamı yoktur 1 ve 2 önermelerin doğruluğuna kabul edeceklerin şu sonucun doğruluğunu da kabul etmeleri zaruridir 3) olan olur Kadere dair birikmiş sualler müvacehesindeki maruzatım bundan ibarettir
Reklam
[Bloch] Geçmişin üstüne sünger çekerek geleceğe yönelmek gerekliliği düşüncesinin tersine, kuramsal düzlemde geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasında çizgisel olmayan, yepyeni eleştirel ilişkiler kurmak gerektiğini savunur.
Sayfa 62 - Ayrıntı Yayınları, 2013, 1.Baskı.Kitabı okuyor
Ümmü seleme radıyallahu anha rivayet edilmiştir. Dedi ki: Resulallah la şöyle buyurdu. Kim mescid-ü aksa'dan başlayarak Hac ve umreye niyet ederse Allah Teala geçmiş ve gelecek günahlarını affeder.
''Yaşadıklarının bir düş olduğunu hissetti yalnızca; mutluluk ya da mutsuzluk, insanlar ya da yalnızlık, geçmiş ya da gelecek bir düştü. Arzuladığı hiçbir şey yoktu artık. Böyle bir anda suskunlaşmak - ölmek bu herhalde-, diye acıyla düşündü. Tek isteği vedalaşmaktı artık.''
Reklam
Herkesin olaylara bakış açısı farklıdır. Bu çok genel kalsa da kendimce biraz yanıt vermeye çalışayım.(Güzin abla mod on) Kırgınlığımın sebebini o kişiye (yorumsuz) açıklarım. Kendimi ne için suçluyorum? Gerçekten suçlamama sebep durum varsa bunu kabul edip özür dilerim. (Zamanında ben de haksızlık yaptım) Geçmiş değişmez bununla beraber gelecek için akılcı davranarak yaraları sarabiliriz. Duyguların tümü,yorumsuz net biçimde ifade edildiğinde karşılık bulacağına inanıyorum. Karşı taraf kabul etmiyor mu ? Bu onun tercihi. Sen elinden geleni yapmış olursun. Ve inan bana kendini daha az suçlarsın. Geçmiş değişmez ama hata kabul edilip geleceğe dair güven verilirse çözülmeyecek sorun yoktur. Çok genel ancak ana motto; dürüstlük,şeffaflık ve sevgi temelli ilişki türü.
ŞİMDİKİ ZAMANIN GÖZDEN DÜŞÜRÜLMESİ
Bir kitlenin hareketinin takipçileri kendilerini trampet sesleri eşliğinde konfetiler altında yürüyormuş gibi görürler. Kendilerini geçmiş ve gelecek nesillerin engin kalabalığına oynanan, yürekleri dağlayan bir tiyatro oyununun parçası gibi hissederler. Onlara gerçekten kendileri gibi hissettirilmez, rolünü oynayan aktörlerdir onlar; yapıp ettikleriyse gerçek bir şey değil, bir “performans”tır. Hatta ölümü de bir jest, bir inandırma eylemi olarak görürler.
Bir hadiste Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse İslam yolunda kırk yılımı geçirmişse Allah (c.c) o kişiden üç belayı def eder. Delilik, cüzzam ve baras (sedef) hastalıklarıdır. Elli yaşına ulaştığında o kişiye hesabı kolaylaştırır. Altmışa geldiğinde Allah o kişiyi hoşnut olduğu şeylere yöneltir. Yetmişe geldiğinde Allah (c.c) o kulu sevdiği gibi gök ehli de sever. Seksen yaşına geldiğinde o kulun iyiliklerini kabul eder, kötülüklerini affeder. Doksana geldiğinde onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar ve o kulu 'Allah'ın yeryüzündeki esiri' olarak isimlendirir ve o kişi ailesine şefaat eder." (Müsned/12866; Taberani, Mucemu'l Kebir, 21110)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.