"Bana insanlardan mı bahsediyorsun? İnsanlar mazide ve tarihin yaprakları arasında kaldılar. Bu gördüklerin birer karikatürden başka bir şey değildir."
On sekiz yaşında bir yiğit idin cepheye gittiğinde ve senin hatıran insanların belleğinde şimdi belli-belirsiz. Ama ben seni olduğun gibi her şeyinle, her davranışınla hatırlıyorum. Cepheye gittiğin günü, beni çok sevdiğin ve acıdığın için haber vermeden gidişini ve o günkü görünümünü en ince ayrıntısına kadar hatırlıyorum. Bir gün tren istasyonunda sırtındaki gocuğu çıkarıp küçük bir çocuğa verişin de gitmiyor gözlerimin önünden. İstasyonda, bir ana ve dört çocuktan oluşan bir sığınmacı aile görmüştün. O çocukların büyüğü çıplak denecek kadar ince giyimliydi ve çok üşüyordu. Hiç düşünmeden sırtındaki gocuğu çıkarıp verdin o çocuğa. Sonra kendin, incecik ceketinle, soğuktan dişlerin takır takır vurarak dönmüştün eve. O soğukta, gucuğunu verdiğin o çocuk, belki bugün bir yetişkindir ve zaman zaman seni o günkü halinle hatırlıyordur. Onun bugünkü yaşı, senin o zamanki yaşından çok daha ilerde. Ama sen ona örnek oldun, öğreten oldun. İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.