Derin düşünen insanlar, ötekilerle ilişkilerinde birer komedyen gibi görürler kendilerini; çünkü anlaşılmak için her zaman bir üst yüzeyleri varmış gibi davranmak zorundadırlar.
Lânet önce,
Ruhun kendi hakkında beslediği yüksek fikre!
Lânet duygularımızı zorlayan,
Görünüşün göz kamaştırmasına!
Lânet, rüyalarımızda bizi aldatan,
Şöhret, ömür boyu şeref hülyasına!
Lânet, kadın, çocuk, uşak, sapan şeklinde
Bizi okşayan maddiyata!
Lânet, hazinelerle
Bizi cesur işlere teşvik eden,
Gereksiz eğlenceler için
Altımıza döşek seren para tanrısına!
Lânet üzümlerin iksirine!
Lânet aşkın o en derin hazzına!
Lânet umuda! Lânet imana,
Ve her şeyden önce sabra lânet!
Ama nasıl da uçurur bizi manevi zevkler
Kitaptan kitaba, sayfadan sayfaya!
İşte o zaman kış geceleri güzelleşir, tatlanır,
Mutlu bir yaşam tüm bedeni ısıtır,
Ve ah, hele açarsan değerli bir el yazmasını,
Tüm cennet ayaklarındadır.
İnsanları bağlayan şey -ortak yarar ve zarar anlayışı kafada; insanları ayıran şey de - sevgide ve nefrette körlemesine seçmek ve ilerlemek, kendini birine herkesin zararına olacak bir biçimde adamak ve bunun sonucunda genel yararı hor görmek - yürekte olup biten bir şey değil midir?
"Deha kendi çağdaşı olmaları durumunda, dehalara karşı en adaletsiz olandır: bir kere onlara gereksinimi olmadığına inanır ve bu yüzden onları gereksiz bulur, çünkü kendisi her ne ise, onlar olmadan odur; sonra onların etkisi kendi elektrik akımının etkisiyle kesişir: bu yüzden onların zararlı olduğunu bile söyler."