Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Simge

Simge
@gokkubbe
Bir şeyin sizin için önemini belirleyecek tek şey, ona yüklediğiniz anlamdır.
248 okur puanı
Şubat 2017 tarihinde katıldı
Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. "Kimseye söylemeden, içimde kaldı, kayboldu," dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda, bana, bunu da yaptınız.
Sayfa 4 - İletişim Yayınları
Reklam
Ben senden önce ölmek isterim. Gidenin arkasından gelen gideni bulacak mı zannediyorsun? Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi, beni yaktırırsın, odanda ocağın üstüne korsun içinde bir kavanozun.
"Tam bağımsızlık için şu kural vardır... Milli egemenlik, mali egemenlikle desteklenmelidir. Bizleri bu hedefe götürecek tek kuvvet, ekonomidir. Siyasi ve askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz! "
Sayfa 358

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1927'de bir okka ekmek, yani 1283 gram ekmek, 4 kuruştu. Hükümet zam yapmayı düşünüyordu. Masada bakanlar vardı, bu konuyu konuşuyorlardı. Mustafa Kemal sofrasını hazırlayan İbrahim Ergüven'i işaret ederek, “bir de İbrahim'e soralım bakalım, halk adamıdır" dedi. Herkes İbrahim'e döndü. "İnsanlar evine üç-dört ekmek alıyor, bir kuruşluk zam her gün cebinden üç-dört kuruş fazla çıkması demektir, fiyat artırılacaksa pasta, bisküvi, francala gibi varlıklı insanların yediği mamüllerin fiyatını artırmalı" dedi. Mustafa Kemal hükümet üyelerine dönerek "işte hakikat bu, tartışma bitmiştir" diye kestirdi attı. Ekmeğin fiyatı 4 kuruş kaldı.
Sayfa 306
Alfred Fouillee tarafından yazılan Avrupa Milletleri Ruhiyatı isimli kitabı çok enteresan bulmuştu. 1923'te okuduğu bu kitapta, şu satırların altını çizmişti. ... -Burjuva, büyük politikacıdır, siyasidir, hilekâr hesapçıdır, menfaat sağlıyorsa nefretini bile saklayabilir. -Uluslar asla unutmamalıdır ki, ulusal büyüklüğün tek koşulu, dayanıklı ahlak karakterine sahip olmaktır.
Sayfa 288
Reklam
"İşi gücü yok herhalde kitaplarla uğraşıyor diye dedikodumu yapıyorlarmış, çocukluğumda da böyleydim, elime üç beş kuruş geçince muhakkak yarısını kitaba verirdim."
Sayfa 285
Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, kılık kıyafette başarıdan çok, bilgiyle, kültürle, gerçek faziletle süslenip, donanmaktır.
Sayfa 243
"Gençliğimin parçasını Sofya'da bıraktım, güzel bir kız sevdim, bana vermediler."
Sayfa 215
"Cahillikle savaş düşmanla savaştan daha az önemli değildir." dedi... "Silahıyla olduğu gibi dimağıyla da mücadele mecburiyetinde olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Bu görev sizlere, öğretmenlere düşüyor. Vazifeniz pek mühim ve hayatidir."
Sayfa 165
Gelecek vaat eden 150'si kız 750 genç seçti, yurtdışına eğitime gönderdi... "Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz." demişti.
Sayfa 164
Reklam
Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışından itibaren Batılılar tarafından icat edilen "Kemalizm" sıfatı, Türk basınında ilk kez 1927'de Yakup Kadri Karaosmanoğlu tarafından Hakimiyeti Milliye gazetesinde kullanıldı. Yakup Kadri'ye göre Kemalizm, bir şahsa ait değildi, Cumhuriyet'in parolasıydı, devrimciliğin adıydı.
Sayfa 132
“Anlattıkları öylesine net, öylesine açıktır ki, hep çarpıcıdır. Hafızalarda asıl kalan şey, kanıtlamasındaki berraklıktır, tabirlerindeki isabettir. Titreşimli sesinde hiçbir şiddet belirtisi yoktur. Bu titreşimde çelik vardır, bir tuhaf ahenk vardır. Şaşırtıcı sohbetleri bu adamın en büyük güçlerinden biridir. Her zaman nasıl bir cevapla karşılaşacağını tahmin ediyor. Zihni hassaslığı muazzam. Gözünden, aklından hiçbir şey kaçmıyor. Başarısının üç nedeni var: seziş, ihtiyatlı olma, inceleme... Müşahade yeteneği ileri derecede gelişmiş, kendine güveni tam."
Sayfa 128
Sen nasıl bir adamsın Ata'm
Çanakkale Savaşı başladı. Havada mermilerin çarpıştığı cayır cayır ateş hattında, elinde kamçısıyla dolaşıyordu, adeta parkta gezintiye çıkmışçasına rahat davranıyordu... Bulaşıcı ölüm korkusuna karşı cesaret aşılıyordu. Ölülerin toplanması için karşılıklı ateşkesler yapıldığında, çavuş üniforması giyerek toplayıcılar arasına karışıyordu. Böylece, düşman siperlerini olabildiğince yakından ve bizzat gözlemliyordu. Askerlerin moralini ayakta tutmak, düşmanın moralini bozmak için görülmemiş yöntem uyguluyordu. Öğle yemeklerini bando eşliğinde yediriyordu!
Sayfa 56
1.009 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.