Gönderi

Sultan Mahmud her akşam yemekten sonra sedirine uzanır ve paravan arkasından Enderûn-ı Humayûn Sazendegânı tarafından çalınıp okunan eserleri bir iki saat kadar dinler uykusu gelir yatarmış. Bir akşam yine sazlar çalmaya başlamış, aradan iki saat, üç saat geçmiş, hâlâ : “Devam! Bilâ fasıla (ara vermeden) devam etsinler...” Zavallı san’atkârlar, zebellâh gibi Arap musahiblerin nezareti altında yerlerinden bile kımıldamayarak mütemadiyen fasıllarına devam ediyorlarmış. Aradan iki saat daha geçmiş, alaturka saat beş olmuş (akşam ezanı 12 oluyor yani akşam ezanından beş saat sonra) padişah hâlâ uyanıkmış. Zavallı sazende ve hanendelerin neredeyse kasıkları çatlıyormuş. Fasıl yine nihayet bulmuş, bir ara durmuşlar. Padişah tekrar: “Devam! Fasıla ara vermesinler, hemen bir başka fasıla başlasınlar!...” emrini vermiş. San’atkârlar fena halde sıkışmışlar. Dellâlzade saatine bakmış. “Saat beş bozuk.. Haydi, “Büzürg makamına başlayalım. Padişahın asabını bozacak ve kızıp derhal bizi kovacaktır. Başka çaremiz yok!...” demiş. Taksime başlamış, daha zemini icra ediyorlarmış ki fena halde hiddetlenen padişah: “Kâfi kâfi Defolsunlar!...” demiş ve üstadlar “Oh!” diyerek huzurdan ayrılmışlar ve her biri bir kademhaneye şitaban olmuşlar (yüznumaraya koşmuşlar).
Sayfa 119Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.