Gönderi

Bu yakınlıklar bana insanda mahcubiyet hissi yaratan basit, temel gerçekleri gösterdi ve çok önemli bir yaşam dersi verdi: Bizler, hayatımız boyunca yaptığımız en kötü şeyden ibaret değiliz. Yoksullarla ve mahkumlarla yaptığım çalışmalar yoksulluğun karşıtının zenginlik olmadığına beni ikna etti, yoksulluğun karşıtı adalettir! Son olarak, adalete duyduğumuz güvenin, toplumsal karakterimizin, kanunlara, hakkaniyete ve eşitliğe bağlılığımızın gerçek ölçüsünün zengin, güçlü, ayrıcalıklı ve saygın kesime nasıl davrandığımız olmadığını öğrendim. Gerçek ölçü yoksullara, suçlananlara, hüküm giyenlere ve mahkumlara nasıl davrandığımızdır. Başkalarının yanlış davranışlara maruz kalmasına izin verdiğimizde hepimiz sorumlu oluruz. Şefkat eksikliği bir toplumun, bir devletin, bir ulusun yozlaşmasına yol açabilir. Korku ve öfke bizi intikamcı, fırsatçı, adaletsiz yapabilir ta ki merhamet eksikliğinden hepimiz zarar görene dek... Unutmayalım ki başkalarını kurban ettiğimiz ölçüde kendimizi de mahkum ederiz. Kitlesel mahkumiyetler ve aşırı cezalar arttıkça hepimizin merhamete, adalete ve -belki de- bağışlanmaya ihtiyacımız olabilecegine daha çok inanıyorum..
Sayfa 31 - koridorKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.