"İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir.Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir."
Eseri okurken bu kadar etkileneceğimi düşünmemiştim. Eser o kadar içten ve duru bir şekilde ele alınmış ki içerdiği tüm duyguları siz farkında olmadan sessizce işliyor. Eseri okudukça sarıp sarmalamak istiyorsunuz.
Hem destek olabilirmişsiniz hem de acısını bir miktar da olsa azaltabilirmişsiniz gibi.
Eserde İkinci Dünya Savaşı sırasındaki bir köy topluluğuyla karşılaşıyorsunuz. Köydeki erkeklerin cephelere dağıtılmasıyla onların ardında bekleyenlerin yaşam ve sevgi için az da olsa umut dolu haberler için çırpınışlarına şahit oluyorsunuz.
Ki okuyarak bu yaşanılanlara şahit olmak da fazlasıyla yetti benim için.
Bu eserde yolu gözlenilen gidenlerden çok postacılar olarak karşınıza çıkıyor. Aslında gidenlerin zaten gelme ümidi çoktan yitirilmiş bu eserde. Ama bir iyiyim sözü duymaya hasretler, bir kağıt parçasına hasret. Bu hasret duydukları şeyler ne çok anlam ifade ediyor onlar için. Bunu fark ettikçe içiniz burkuluyor.
Kim bilir daha nice yiğitlerden beklenen haberler acı çığlıklarla, buruk sevgilerle kucaklaşmıştır.
Tolgonay ve Aliman unutamayacağım sizleri. İnancınıza, gücünüze, aşkınıza, sabrınıza, birliğinize hem hayran oldum hem de çokça sevgi duydum.
Kesinliklee okunmalıı