... Ebeveynler çocuğu yetiştirirken yaşadıkları zorlukları onun kafasına kaktığında çocukta uyanan “kötü olma” hissidir. Örneğin hamileliğinde ve doğumda yaşadığı zorlukları (“Biliyor musun, sen doğduğunda o kadar kanamam oldu ki az daha ölüyordum”) çocuğa tekrar tekrar anlatan anneler, ona muazzam bir suçluluk yüklemiş olur. Benzer şekilde, kültürel açıdan altüst olmuş yaşamlarını evlatları için yaptıkları bir fedakârlık (“Senin daha iyi bir hayatın olabilsin diye bu ülkeye geldik”) kisvesi altında göze sokan göçmen aileler de çocuğa büyük bir suçluluk hissettirir.... Gündelik dertlerinden şikâyet eden çocuklara bu ebeveynler şöyle cevap verme eğilimindedir: “Sen dert görmemişsin!” Veya, “Bu mu dert? Sen bir de benim ne çektiğimi bilsen!” vesaire. Böylesi karşılıklar alan çocuk, kendi sorunlarını dile getirdiği için kötü hisseder ve suçluluğun etkisi altına girer.