-Spoiler İçerir- Kahramanımız Martin Eden. Başlangıçta başkaları için çalışan onlar için var olan Martin, onlar (o) gittiğinde var olmasının mantıksız olduğunu farkettiğini ve bu şekilde nasıl boşluğa düştüğünü görür. Ve hayatını başkaları için değilde kendisi için yaşamaya çalıştığında bunu yapamadığını, artık hayatın anlamsız olduğunu fark eder. Artık çok geçtir. Çünkü, Martin eski Martin değildir. Aradan zaman geçmiş, çok şey öğrenmiştir. Önceden onunla dalga geçen, küçümseyen, hayallerine inanmayan insanlar; o hayatta istediği şeye sahip olacak kadar zengin olduktan sonra, onu mumla arar olmuşlardır. Martin insanların bu kadar alçalabileceklerini, yozlaşıp kendilerine hakaret edecek kıvama geleceklerini hiç düşünmemiştir. Bundan dolayı; en yakın arkadaşıyla eski samimiyetiyle konuşamaz, "eskiden" canından çok sevdiği sevgilisine karşı birşey hissedemez olmuştur. Bundan sonra kendisine hep "neden?" diye sormuştu. Neden, bu insanlar hiçbir şeyi yokken ona sahip çıkmazken şimdi çıkıyorlardı. Martin aynı Martin'di, hiçbir şeyi değişmemişti ama düşünceleri değişmişti. hKafasında kurduğu hayale ulaşmıştı. Çok iyi bir yazar olmuş, çokça zengin olmuştu. Fakat kurduğu hayalden birşey eksikti, yanında kimsesi kalmamıştı. Fakir bir denizciyken açıldığı denizlere, şimdi zengin bir denizci olarak açılıyordu ama bir fark vardı, bu defa ölmek için çıkmıştı bu yolculuğa. Ve denizin dibine kendini bırakmıştı... Peki, "Jack London mı Martin Eden'ı yazdı, Martin Eden mı Jack London'ı yazdı." Jack London'ın yarı otobiyografik ve benim ilk kez kendisiyle tanıştığım kitap. Açıkçası Jack London'ın bu kadar iyi yazacağını hiç beklemiyordum. Okuduğum kitaplar içinde üst sıraları aldı diyebilirim. Herkesin bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum.

Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,7bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Adem Dorukkesen