Aşk için neleri feda edersin? Kitabı bitirdikten sonra kafamda tam olarak beliren soru bu oldu.
İki sehrin hikayesi tüm zamanların en çok satan kitabı olmasıyla ün salmış bir roman. Peki bunu hakedecek ne var kitapta der dediğinizi duyar gibiyim. Kitapta her şeyden bir miktar yerleştirilmiş. Kitabın en başından beri belirsiz olaylar örgüsü var ve kitabın sonuna kadar bu durum sürüyor ve en sonunda gizemler tam olarak çözülüyor. Peki içerigi nedir derseniz adına layık bir şekilde iki şehrin hikayesini anlatıyor. İngiltere ve Fransa..
Fransız Devrimi öncesi sefalet içerisinde yaşayan halk ile tam bir şekilde yoksulları sömüren asilzadeleri anlatıyor. Fransız devrimiyle beraber bu olay tam tersine dönüşüyor. Ezilen halk bir anda gözünü kan bürümüş bir canavara dönüsüyor denilebilir.
Kitap genel olarak Dr. Manette ve kızının yaşadığı olayların üzerinde dönüyor. Kitabın sonuna kadar farklı karakterlerimiz devam ediyor fakat spoiler vermemek için karakterlere çok değinmek istemiyorum. Belli bir düzensizliğin kitabı hiçbir zaman adil bir hayat olmuyor kitabın sonunda da bunu gayet iyi anlıyoruz. Bir zamanlar gaddarlığı ve acımasızlığı yaşayan insanlar durum tam tersine döndüğünde neden daha gaddar olurlar ki ? Kitabı bitirdikten sonra bunu sorguladım. Demek ki insanlık olarak acımasızlık bizim içimizde. Merhamete sığınan günler dileğimle...