Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

168 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"Sırlarımı söyledim dağlara dumanlara. Ben yazarken ağladım, okurken de sen ağla." Kitap 19 hikayeden oluşmaktadır, bazısı güldürdü, bazısı hüzünlendirdi, bazısı ise "Hayatta ne insanlar var bee.." dedirtdi. En çok beğendiğim hikaye ise "Son attığın kartopunun içine taş sakladığını bilmiyordum" oldu. Her kesin kendinden bir şeyler bulacağı bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitabın sonu Şermin Yaşarın rahmetli eşine hitaben yazdığı "Geçtiğimiz kırk gün" hikayesi ile bitiyor. Her cümlesi o kadar duygu yüklü ki... "...geç­tiğimiz kırk gün, her gün bana aynı yalanı söylediler. Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar, her gün biri sö­ner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebedi­yyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Haya­limde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içim­deki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekle­dim. Geçtiğimiz kırk gün, bugünü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşandı gözlerimden. Gece­sini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı. Yalanı­nız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne, bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?" Eğer öykü kitabı okumaya önyargılıysanız bu kitap sizin için iyi bir tercih olur. Herkese iyi okumalar dilerim.
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Göçüp Gidenler KoleksiyoncusuŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20189bin okunma
·
964 görüntüleme
Nazan IŞIK okurunun profil resmi
En çok da eşi için yazdığı bölümü okuyup okuyup ağlıyorum.😭
Sibel okurunun profil resmi
"Geçtiğimiz kırk gün çok şey anladım. Manasını bildiğimi zannettiğim kelimeleri bilmiyor, bilmediklerimi aklımdan bile geçirmiyormuşum. Misal umut denen şeyin ne bok olduğunu bilfiil kavradım. Gazetelerin gereksiz sayfalarında çıkan "Öldü dediler, morgda uyandı" manşetli haberlerin gerçekliğine, milyarda bir ihtimallere, ölü dirilten peygamber mucizelerine tutundum. Tam üç kez gidip cansız bedeninden nefes dilendim. Vermedin. Morg neden tek heceli kelime, o gün anladım. İki hece olsa çıkmaz insanın ağzından. Bir kerede söylüyorsun, boğazına takılıyor, sonunu duymuyorsun. O gün orada, tek heceli morgda, çekmeceyi kapatırken senin göğsüne, kefenin üstüne, üstündeki çörek otlarının hemen yanına umudumu yatırdım. . . Geçtiğimiz kırk gün çok sarıldılar bana. Hiç boş bırakmadılar, ağzıma su böreği tıktılar, zorla yemek yedirdi ağlarken yemek yemenin ne kadar zor olduğunu bilmeyenler. Sarıldılar, sarıldılar ve "Her şeyin ilacı zaman, tek ihtiyacın zaman." dediler. Durup dururken kolumdaki saate baktım, senin aldığın saate. Yolculukta ana babasını bunaltan çocuklar gibi sordum, "Daha gelmedik mi?" diye. Yüzüme boş boş baktılar. Yani dedim, daha yalın sorayım: "Bu zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?" Yazılan gerçek olunca su pasajdan etkilenmemek imkansız. Ağlayarak okumuştum son mektubu.
sır okurunun profil resmi
Kıymetli inceleme ve güzel tavsiye için teşekkürler efendim!.. Eserin ismi yeterince cezbedici... Not edelim!..
İsazadə Şövkət okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.