Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Çekiçle Felsefe Nasıl Yapılır?
Daha öncesinde hakkında onca yazı okuyup etkilendiğim Friedrich Nietzsche, Böyle Söyledi Zerdüşt'te kapalı ve edebi bir dil kullanırken, bu eserinde açıktan hesap soruyor. Böyle Söyledi Zerdüşt'ün metaforik dili burada nadiren ortaya çıkıyor ve geneli itibariyle her sorun açık bir dil ile anlatılıyor. Bu eserin diğer bir ismi olan "Ya da çekiçle felsefe nasıl yapılır?" isminden anlamamız gerektiği üzere, Nietzsche elindeki çekiciyle karşımıza geçmiş, putlara darbe indirmeye hazır bir halde bekliyor. Tavsiyem, gardınızı almayın. Bırakın çekiç darbeleri üstünüze üstünüze iniversinler. Bu eserin ekmeğini yiyebilmek için, yargılarınızı ve değerlerinizi korumaya kalkmaktansa, yazarın anlatmak istediklerine kulak vermeli. Bazı kişisel değerlerim ve inançlarım, bu darbelerden nasibini aldıysa da, o sert darbelerin haklı gerekçelerini düşündükçe anlayabiliyorum Nietzsche'yi. Her söylediğinde haklı olmasını beklemek zaten mantıklı değil. Asıl meziyet, neyi neden söylediğini anlayabilmek. 1888'de, Torinoda önsözünü yazdığı kitap 11 bölümden oluşuyor. Bunlar sırası ile: 'Özdeyişler ve Oklar', Sokrates'in Sorunu, Felsefede "Akıl", "Hakiki Dünya"nın Sonunda Bir Masal Oluşu, Karşı Doğa Olarak Ahlak, Dört Büyük Yanılgı, İnsanlığı İyileştirenler, Almanlarda Eksik Olan Ne?, Zamana Aykırı Birinin Göz Gezdirmeleri, Eskilere Ne Borçluyum? ve son olarak da Çekiç Konuşuyor. İlk bölüm olan Özdeyişler ve Oklar, ün salmış bir aforizma olan "Beni öldürmeyen, beni güçlü kılar." sözünü de içinde barındıran bir takım aforizmalar dizisinden oluşuyor. İkinci bölüm "Sokrates'in Sorunu"nda, Sokrates ve Platon ile birlikte kök salmış akılcılığın üstüne gider Nietzsche. Ona göre, bu akılcılığın işaret ettiği ideal ve yüksek yaşam, birer hastalık ürünleridir. Filozoflar ve ahlakçılar dekadansa karşı savaşmakla onun dışına çıktıklarını düşünürler. Ancak bu yöntemle dekadans sorununu çözmüş olmazlar, Nietzsche'nin deyişiyle "onun anlatımını d e ğ i ş t i r i y o r l a r, kendisini ortadan kaldırmıyorlar." "Filozofların binlerce yıldan beri kullandıkları her şey, kavram-mumyalarından ibaretti; gerçek olan hiçbir şey ellerinden canlı kurtulamadı. Tapındıklarını öldürürler, içini boşaltıp doldururlar, kavram-putlarına tapan bu beyler, her şey için yaşamsal bir tehlike oluştururlar, tapındıklarında." Üçüncü bölüm Felsefede "Akıl", ikinci bölümün devamı niteliğinde bir akılcılık eleştirisi sunar. Duyulara verilmeyen değer karşısında öfke duyar Nietzsche. Bu öfkesini Sokrates'ten Kant'a kadar herkeste çıkartır, onları dekadansın bir telkini olarak tanıtır. Kant için söylediği "nihayetinde o da sinsi bir Hristiyan" sözleri, bu öfkesinin bir tezahürüdür. Dördüncü bölüm "Hakiki Dünya"nın Sonunda Bir Masal Oluşu, 'bu yanılgı'nın öyküsünü bize tarihsel olarak anlatır. Beşinci bölüm 'Karşı Doğa Olarak Ahlak'ta Nietzsche, ahlakçılığın 'yaşam'a ve 'yaşama istenci'ne karşı oluşunu anlatır. Kendisini ahlak-sız olarak nitelendirir, ancak ahlaka sahip olmayan anlamında değil, ahlakı bir hayal ürünü olarak görme ve reddetme anlamında. Bu açıdan ahlakçıları ve dini oluşumları aynı kefeye koyar ve yaşamın düşmanları olarak görür. Altıncı bölüm 'Dört Büyük Yanılgı'da sırasıyla şu 4 yanılgı çözümlenir: Neden ile sonucu karıştırma yanılgısı, Yanlış bir nedensellik yanılgısı, Hayali nedenler yanılgısı ve Özgür istenç yanılgısı. Yedinci bölüm İnsanlığı "İyileştirenler": Tırnak içine alınması ile bir ironiye atıfta bulunulmuş. Bu sözde 'insanlığı iyileştirenler', tam da aksine, insanlığı nasıl da mahvetmişlerdir. Yine yazarımızdan alıntı yaparak söyleyecek olursak: "şimdiye kadar insanlığı ahlaklı yapmak için kullanılan tüm yöntemler, temelde a h l a k d ı ş ı y d ı l a r ." Sekizinci bölüm 'Almanlarda Eksik Olan Ne?', bir takım değerli lokal sorunlara değinir. Dokuzuncu bölüm olan 'Zamana Aykırı Birinin Göz Gezdirmeleri' kitabın çok önemli bir bölümüdür. Bu bölüm küçük denemeler şeklinde, Nietzsche'nin diğer düşünürler ve bazı konular hakkındaki yorumlamalarından ibarettir ve kitabın büyük çoğunluğunu oluşturur. Burada; Kant, Goethe, Stendhal, Dostoyevski, Schopenhaur, Rousseau, Seneca, Dante, Hugo vb. birçok sanatçı ve düşünür hakkında yorumlar yapar. Kimi büyük düşünür ve sanatçılar burada topa tutulur, kimileri ise sevgi ve saygıyla anılır. Uzun bir süredir karşılaşmayı dört gözle beklediğim, Dostoyevski yorumu da bu kitaptan alınmadır: "Yeri gelmişken, Dostoyevski kendisinde öğrenecek bir şeyler bulduğum biricik psikologdur: yaşamımın en güzel şanslarından biridir." Onuncu bölüm 'Eskilere Ne Borçluyum?', kendi düşünce dünyasına etki eden kişi ve paradigmaların anlatıldığı bölümdür. Ve son olarak da on birinci bölüm, 'Çekiç Konuşuyor', bana 'Böyle Söyledi Zerdüşt'teki edebi dili ve haykırışları hatırlatan, bir manifesto niteliğinde küçük bir kapanış metnidir. Zamanının ötesinde olan ve üstelik bunun da farkında olan bir felsefeci: Friedrich Nietzsche. Her zamanki gibi yine çok etkiledi. Keyifli okumalar…
Putların Alacakaranlığı
Putların AlacakaranlığıFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,2bin okunma
·
85 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.