Bir kitaba başlıyorsunuz ve o sizde çentik çentik izler bırakarak bitiyor. Ve bittiğinde gözünüzü, kulaklarını kapattığınız her şeye çok farlı şekilde bakıyorsunuz. Tüm şikayetlerinizden utanıyorsunuz. Bi anda tüm dünya pislik içindeymiş ve kirlenenler sadece masumlar gibi hissetmenize neden oluyor başladığınız bu kitap. Okurken " çabucak bitse de dünyaya duyduğum nefret biraz dinse" diyorum kendimce. Ama son sayfayı da çevirdiğimde hissettiğim boşluğu hiçbir şey dolduramıyor.
Kısaca Bin Muhteşem Güneş'i okurken yüreğiniz kırık bir biblo gibi parça parça oluyor.