Büyük çoğunluğumuz Atilla İlhan'ı şiirleriyle tanırız hatta aramızda roman yazdığını bile bilmeyenler olabilir. Ben de onlardan biriydim Sokaktaki Adam'ı okuyana kadar. Tesadüfen karşılaşıp aldığım bu kitap o kadar güzeldi ki. Bana Albert Camu'nun Yabancı, Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam, Anayurt Oteli kitaplarını okurken duyduğum tadı verdi ve hatta daha fazlasını. Şiirlerinin yanında sanırım romancılığı hak ettiği değeri görememiş Atilla İlhan 'ın ve gerçekten bu çok üzücü. Bu kitaptaki Sokaktaki Adam, Hasan. Hasan kendi deyimiyle" Neyi istemediğini bilmekte fakat neyi istediğini bilmemektedir. " Hayatı arayışlarla geçmiş, tahsilini yarıda bırakarak bir gemide kamarotluğa başlamıştır. Gemiyle bir oraya bir buraya savrulur durur. Sevgilisinin de dediği gibi" mekansız bir kurttur o" Ahmet, Leon, Meryem, Yakup... Hayatına birçok kişi girmiş yine de beklediği mutluluğa ulaşamamıştır. Herkes birdir onun için, yokluklar hissedilecek insanlar değildir
Sadece Ayhan...
Ayhan ile asla bir araya gelemeyeceğini bilmekte ve bunu çaresizce kabul etmektedir. Karşılıklı bir sevgidir onlarınki. Yıllardır süren ama asla mutlu sonla sonuçlanmayan. Onun kanayan yarasıdır Ayhan. Sevdiği kadının daha mutlu olabileceğini düşündüğü biriyle evlenmesini söyleyecek kadar da merttir. Hasan karakteri benim için asla unutamayacağım bir karakter oldu. Bitmesini asla istemedim kitabın ama bir o kadar da merak ediyordum her sayfasını o kadar da akıcıydı. Daha çok şey yazmak isterdim kitapla ilgili ama fazla spoiler vermek istemiyorum. Herkes bu kitabı okumalı ve bu zevki tatmalı.