Gönderi

Deniliyor ki Hz. İbrahim'in (as) bir ibadet yeri vardı. Çıkarken kilitlerdi. Bir gün kapıyı açtığında içeride bir adamın oturduğunu gördü. Buraya seni kim getirdi? Diye sordu. Adam: Ev sahibi getirdi. Dedi. Ev sahibi benim. Ben seni getirmedim. Senden ve benden evvel bu evin asıl sahibi vardır. Hz. İbrahim (as) onun bir melek olduğunu anladı ve ismini sordu. "Azrail." Dedi "Müminlerin ruhunu nasıl alıyorsun, bana gösterir misin?" "Yüzünü çevir. " dedi. İbrahim (as) çevirdi. Baktı ki gayet sevimli, güzel suretli, hoş kokulu bir genç. "Ey Azrail peki kafirlerinkini nasıl alıyorsun?" "Gösteririm ama korkarım ki dayanamazsın. " Birden pis kokulu, korkunç bir surete dönüştü. Sonra eski haline döndü. "Buraya misafirliğe mi yoksa ruhumu almaya mı geldin?" "Müsaade edersen alayım. " "Yalnız merak ettiğim bir şey var sorayım sana: Hiçbir dost gördün mü ki dostun ruhunu alsın?" "Bu sorunuzu Cenab-ı Hakk'a arz edeyim. Alacağım cevaba göre hareket ederim." Gitti ve geldi. Şöyle dedi: "Cenab-ı Hak buyuruyor ki: 'Hiçbir dost gördün mü ki dostu ile görüşmekten çekinsin ?" İbrahim (as) bu sözü işitince: "Öyle ise hemen ruhumu al ki dostumla artık görüşeyim. " dedi. Azrail de (as) vazifesini yaptı.
··1 alıntı·
710 görüntüleme
İbrahim okurunun profil resmi
Eğer kişi Müslüman olarak yaşamışsa Azrail (as) ona ışık gibi görünür; yani nurani olarak görünür. Eğer kafir veya günahkar olarak yaşamışsa, derecesine göre ateş gibi veya buz gibi o kişinin ruhunu alır. Yani insanın fıtratı nasıl ise Azrail (as) ona o şekilde gözükecektir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.