Gönderi

78 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Aşk, Onur ve İntikam Kavramlarının İnsan Üzerindeki Yansıması: El Cid
“Aşk kimseyi bağışlamayan bir zorba.” (sayfa 4) 1. Pierre Corneille ve Yaşadığı Döneme Dair: Klasik Fransız tragedyasının kurucusu olarak kabul edilen
Pierre Corneille
Pierre Corneille
, 1606’da doğdu. Henüz yirmi yaşını doldurmadan yazdığı bir oyunuyla adını duyurmuş, Paris’te sahnelenen bu oyunun ardından parlak bir kariyere yelken açmıştır. Orta sınıf bir ailenin çocuğu olan ve küçüklüğünden itibaren Cizvit eğitimiyle (Hristiyanlığa ait bir tarikat) büyütülen Corneille, 41 yaşındayken Academie Française üyeleri arasına katılmıştır. 17.yüzyıl Fransız edebiyatının
Molière
Molière
ve
Jean Racine
Jean Racine
ile birlikte en büyük üç oyun yazarı arasında anılan Corneille hem tragedya hem de komedya alanlarında eserler üretmiş bir yazardır. Hatta iki türü harmanlayıp trajikomedya türünde de eser yazmışlığı vardır. “
El Cid
El Cid
” adlı eserinin de bu çerçeve içinde yer aldığını belirtiyor Corneille. Moliere’le çağdaş olan Corneille’in oyunlarından biri olan “Pompey’in Ölümü” Moliere kumpanyası tarafından sahnelendiğinde Julius Caesar rolünü Moliere’in oynaması da tarihe düşülmüş olan önemli dip notlardan biridir. 2. “El Cid” Tragedyasının Ortaya Çıkışı: “Biliyorsunuz ki yavaş işler adalet, Genellikle suç unutulur o sırada” (sayfa 35) El Cid, yayımlandığı günden itibaren tartışmaların odağında yer alan bir eser. Fransız edebiyatının tiyatro bölümünün kurucu metinlerinden biri olduğunu ve okullarda ders olarak okutulduğunu söylemek mümkün. Hatta İngiliz edebiyatı için
William Shakespeare
William Shakespeare
’in değeri neyse
Pierre Corneille
Pierre Corneille
’in Fransız edebiyatı için öyle bir seviyede olduğunu söylemek yanlış olmaz. Corneille, eserini bildik tiyatro kalıplarının dışında kaleme alıyor.
Aristoteles
Aristoteles
çi tragedya kurallarına (bakınız:
Poetika
Poetika
) sırtını yaslamadan, kendi istediği şekilde yazıyor ve bu da haliyle tepkilere yol açıyor. 1637 yılında ilk olarak bir trajikomedya olarak yayımlanan El Cid, kısa bir süre sonra komedya unsurlarından arındırılarak direkt tragedya olarak yeniden okurla buluşmuş ve aynı yıl da sahnelenerek adını büyük kitlelere duyurmuştur. 3. Edebiyat Tarinden Akrabalık Bağları: "Kalplerin içine yerleşmiş nefret, Gizli olduğu kadar kuvvetli bir ateşle beslenir." (sayfa 21) "İntikam" teması edebiyatın en eski temalarından biridir. Tragedya sanatında da sıklıkla karşımıza çıkan bu temayı antik çağlardan günümüze dek sayısız eserde görmek mümkündür. En çok akılda kalan eserler arasında ise
Euripides
Euripides
'in
Medea
Medea
'sı,
Sophokles
Sophokles
'in
Elektra
Elektra
'sı,
Aiskhylos
Aiskhylos
'un
Zincire Vurulmuş Prometheus
Zincire Vurulmuş Prometheus
'u ve
William Shakespeare
William Shakespeare
'ın
Hamlet
Hamlet
'i örnek olarak gösterilebilir. Elbette bahsi geçen tragedyalardaki intikam temalarının bağlamları birbirlerinden farklıdır fakat bu türde kaleme alınan belli başlı eserleri okuyarak daha sonraki yazarlara geçmek de edebiyat tarihi açısından önem arz eder. 4. El Cid Ne Anlatıyor?: “Baba, sevgi, onur, aşk, Asil ve zor baskı.” - Rodrigo (sayfa 13) Tragedyanın konusu Fransa’da geçmez. Mekân olarak kendisine İspanya’yı seçer Corneille. İspanya’nın milli kahramanlarından birini ana karakter olarak oyununa ekler fakat oyunda kahramandan ve onun hayatından ziyade aşk ve onur kavramlarına odaklanır. Bu da yine yazarı tartışmaların odak noktası haline getiren bir diğer unsurdur. “Bir aşığın trajedisi” şeklinde özetleyebileceğimiz oyun, insanlığın var olduğu andan itibaren var olan çok değerli iki kavramı aynı potada eritiyor. Bir pencerede aşkı anlatırken, diğerinde onur, şeref, gurur gibi kavramları irdeliyor. Ve finale kadar okurunu her ikisi arasında götürüp getiriyor. Don Rodrigo adıyla karşımıza çıkan kişi, Kont Gomez’in kızı, Jimena’yla sevgilidir. İspanya’nın Gormaz bölgesinin kontu Don Gomez ile Don Diego arasında geçen bir konuşmanın dozu giderek şiddetlenir ve yaşanmaması gereken bir olay yaşanır. Don Diego, Kont’tan fiziksel olarak darbe alır. Son derece gurur kırıcı olan bu tablo karşısında Don Diego çaresiz kalır ve yaşlılığı, onu kılıcına davranmak konusunda tereddüde iter. Gururu kırılan, onuru ayaklar altına alınan Don Diego, cesur oğlundan yardım ister. Don Rodrigo’nun içinde bulunduğu çıkmaz babasının içinde bulunduğu çıkmazdan çok daha büyüktür zira intikam alması gereken Kont, aşık olduğu kadının babasıdır. Karakterlerin alacağı kararların hayati öneme sahip olduğu tragedyada birçok açmaz bulunuyor ve Corneille öyküsünün sonuna dek bu tutumunu sürdürüyor. Jimena ve Rodrigo’nun, yaşadıkları toplum ve dünya düzenindeki yerleri ve düşünce yapıları aşk ve onur kavramlarını sorgulamalarına yol açıyor. Fakat almak istedikleri kararlarla aldıkları kararların çelişmesi, insan olarak içgüdülerine ve doğalarına söz geçiremediklerinin en büyük kanıtı olarak gözüküyor. Her ikisi de istemeyerek de olsa kendilerini belirli kararlar alırken buluyorlar. 5. Onur Kavramı Cinayeti Gerektirir mi? “Nasıl gelsin ki huzur bunca üzüntünün içinde?” (sayfa 68) Onur kavramını şöyle açıklıyor
Arthur Schopenhauer
Arthur Schopenhauer
: “Onur, nesnel olarak, başkalarının bizim değerimiz hakkındaki görüşüdür ve öznel olarak, bizim bu görüşten korkmamızdır” diyor ve ekliyor, “Onur dış vicdandır ve vicdan iç onurdur.” Fransız filozof
Claude Adrien Helvétius
Claude Adrien Helvétius
ise şu şekilde açıklıyor onuru: “Onura onur için değil, getirdiği yarar uğruna değer veririz.” Son olarak Yunan filozof
Epiktetos
Epiktetos
’un bu bağlamda çözümleme yapabileceğimiz bir sözünü eklemek istiyorum: “İnsanları huzursuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşlerdir.” Tüm bu cümlelerden çıkarılabilecek sonucun, onur kavramının insanlığın icat ettiği kavramlardan biri olduğudur ve yaşamdan daha değerli olarak değerlendirilemeyeceğidir. İçinde bulunduğumuz her durumu çeşitli açılardan görmeyi bilmek gereklidir. Yaşanıp bitmiş bir şeyi o an orada kapatmak veya belirli bir süre zihinde çevirip düşünmek, konu hakkındaki görüşlerimizin değişmesine sebep olan ana sorundur. İcat edilmiş ve değer atfedilmiş “onur” kavramı da yine hangi açıdan baktığımıza göre şekillenir. Onurun kişinin benliğine bir katkısı yoktur, onun diğer insanların gözündeki değere ilişkindir ve onurlu bir insan olmaya çalışmanın ana nedeni de onaylanma ihtiyacıdır. Çünkü insanlık
Diyojen
Diyojen
gibi fıçılarda yaşamamakta, topluluk içinde yaşamaktadır. Modern dünyanın insana getirilerinden biridir bu durum ve onurlu olmanın, toplumsal etik ve ahlak kuralları gereği için elzem olduğu düşünülür. İnsanlık var oldukça tartışma konusu olabilecek bu kavram için bir başka insanın yaşama hakkını elinden almak ise oldukça gülünçtür. Hiçbir şey bir insanın yaşam hakkından daha değerli olamaz. Verilmeyen bir canın alınmaması gereklidir her şeyden önce. Nitekim bu kaygıların dünya üzerindeki canlılar arasında yalnızca "insan" için geçerli olduğunun altını çizmekte de yarar var. Akıl sahibi varlıklar olmamız, her icat ettiğimiz kavrama körü körüne bağlılık gerektirmiyordur belki de? Fransız oyun yazarı
Pierre Corneille
Pierre Corneille
’in oyununun en kilit noktalarından biri olan bu durum,
El Cid
El Cid
’i sıradan bir oyun olmaktan öteye taşıyor ve unutulmaz klasikler arasına sokuyor. Etkisi çağlar ötesine uzanan bir tragedya olarak varlığını sürdürüyor. 6. Kimdir Bu El Cid: “Hiçbir zaman tadamıyoruz kusursuz neşeyi En mutlu başarılarımız karışık üzüntüyle” -Don Diego (sayfa 44) Oyunda adı geçen Rodrigo karakterinin aslında İspanya’nın ulusal bir kahramanı olduğunu yukarıda söylemiştim. Bu kısmı açmak gerekirse eğer, tam adı Rodrigo Diaz de Vivar olan ve yaşamının sonraki safhalarında “El Cid” ismiyle de anılan bu kişi bir İspanyol destanının kahramanıdır.
İlyada
İlyada
'nın Akhilleus ve Hektor'u,
Odysseia
Odysseia
'nin Odysseus'u veyahut
Aeneas
Aeneas
ve
Beowulf
Beowulf
destanlarına ismini veren unutulmaz karakterler gibi biridir Rodrigo da. Fakat onlar kadar doğa üstü maceralar yaşamamıştır elbette. Avrupa’da varlık gösteren ilk Müslüman devlet olan Endülüs Emevi’nin yıkılışının ardından kurulan krallıklardan biri olan Kastilya’da bir diplomat ve asker olan Rodrigo, cesur ve güçlü bir savaşçıdır. Endülüs Araplarına karşı savaşmış ve başarılar kazanmıştır. Kendisine verilen “El Cid” unvanı da buradan gelir. İspanyolcada edat olarak kullanılan “El” ve Arapçadaki “Seyid” kelimelerinden oluşturulan bir deyimdir. Birçok destan kahramanı gibi yüzyıllar sonra El Cid adlı bu kahramanın yaşamadığına dair söylentiler ortaya çıktı. Epik bir kahraman olarak anlatılmasına rağmen tarihte yaşayan ve iz bırakan bir kişilik olduğu ise su götürmez bir gerçektir. Ölümünün ardından kahraman ve aziz ilan edilen Rodrigo Diaz de Vivar için 13. yüzyılda 3700 satırlık bir şiir kaleme alınmıştır. Ardından yine farklı şiirler ve başka edebiyat eserlerine de konu olan kahraman hakkında yazılan bu metinlerin İspanyol edebiyatının da kurucu metinleri arasında olduğu söylenir. 7. Son Söz: “Cüret edemiyor umut etmeye sıkıntıyla boğuşan kalbim.” (sayfa 20) Daha önce Mitos Boyut Yayınları’nın
Gülay Oktar
Gülay Oktar
çevirisiyle 2009’da “
Le Cid
Le Cid
” adıyla Türkçeleştirdiği tragedya, Ağustos 2020’de Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nda
Burcu Bilgiç
Burcu Bilgiç
çevirisiyle ve
El Cid
El Cid
adıyla yayımlandı ve Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi içinde yerini aldı. Dileriz ilerleyen zamanlarda yazara ait başka yapıtlar da görebiliriz. Şiirsel bir dille kaleme alıyor eserini
Pierre Corneille
Pierre Corneille
ve bu açıdan bizlere
William Shakespeare
William Shakespeare
eserlerini anımsatıyor. Harikulade tespitleri ve insan doğasını resmetme başarısıyla ön plana çıkan, Shakespeare sonrası Avrupa edebiyatının en sağlam kalemlerinden biri olduğunu ortaya koyduğu öyküleriyle kanıtlayan Corneille’i, Fransız edebiyatına ve tiyatro sanatına ilgi duyan herkes okumalı. Keyifli okumalar dilerim. “Hayatımın yarısı, soktu diğerini mezara.” - Jimena. (sayfa 36)
El Cid
El CidPierre Corneille · İş Bankası Kültür Yayınları · 2020370 okunma
··
3.092 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.