Okurken en çok ağladığım, sarsıldığım kitaplardan biri olabilir ‘’Yaşamak’’. Bitirdiğimde bu kitabı herkes okumalı diye düşündüm ama bu kadar hüzünlü bir kitabı özellikle böyle bir dönemde okumak da çok kolay değil.
Kitabın hikayesi Çin’de köyleri gezip halk şarkıları besteleyen bir kişinin Fugui adında yaşlı bir adam ile karşılaşması ve Fugui’nin ona anlattığı yaşam öyküsünden oluşur. Fugui’nin yaşadığı dönem Mao’nun Çin Devlet Başkanı olduğu, kıtlıktan milyonlarca insanın öldüğü zamanlardır. Bir toplumun dramının, siyasi karmaşasının, bunalımının ve sefaletin içerisinde bir ailenin yok oluşunu muhteşem bir dille aktarmış yazarımız.
İki karakterden çok etkilendim. Fugui’nin oğlu ve eşi. Eşinin gücüne, aileyi her şeye rağmen bir arada tutma şevkine hayran oldum. Oğluna ise belki benim de bir oğlum olmasından dolayı, içimde ayrı bir sayfa açtım. Ve sanırım en çok onun hikayesinde ağladım.
Kitap ilk yayınlandığında Çin’de hemen yasaklanmış, ardından filmi çekilmiş, Cannes’da özel ödül de kazanmış ama tabii ki filmi de kitabı ile aynı kadere razı olmuş.
Tüm dramın içerisinde kendime defalarca ailem sağlıklı olsun, yanımda olsun başka hiçbir şeyin önemi yok dedim!