Din, sözle gelmiştir.
Kur'an sözdür.
Kurtuluş da felaket de sözledir.
Bir söz cennet kapısını açmaya yeter.
Yine bir söz cehenneme yuvarlayabilir.
Bizde söze başlayan beş vazifeyi yerine getirmese olmaz.
- Euzubesmele ile başladığımız her söz bizi kibrin kasvetinden rahmetin ferahlatıcı iklimine çeker.
-Sonra hamd gelir. İşimizin başı da sonu da Allah'a hamd iledir. Hamd sözümüzün tacı, gönlümüzün ilacıdır.
-Üçüncü vazife salavat-ı şerifedir. Rasulullah Efendimiz'in baş tacı edilmediği hiçbir söz de meclis de makbul değildir. Sözümüz O'nunla bereketlenir, meclisimizi O şenlendirir.
-Dördüncü vazife duadır. 'Rabbim sadrımı genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü de çöz ki dediğimi anlasınlar.' Sözünü muhatabına eriştirmek derdi olan herkes Hz. Musa'nın ilk talebinin sadir genişliği olduğuna dikkat kesilmesidir.
-Beşinci vazife selamdır. Selamet yurdu olan İslâm'ın vizesi selamdır. Selam vererek girilen söz selamet yurdundan yapılan ve o yurda çağıran söz olmaya adaydır.
*Mehmet Lütfi Arslan 365 İzahlı Özlü Söz kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır…