Bir eseri yaratıcısından ayrı düşünmek doğru değildir. Her eser, her yapıt sanatçının duygu ve düşüncesini dünya görüşünün yansıtır. Sanatçı hangi dünya görüşünün savunuyorsa, eserlerinde onu yansıtır. Benim içinde önemli olan, eserlerinin hangi sınıfa, kime hizmet ettiğidir. Ayrıca sanatçının, eserlerinin izleyici de yarattığı duygular, düşünceler ,çok önemlidir. Eserler, izleyenin ruh dünyasına güzellikler katabilmelidir. İnsanı her yönden etkileyip, ruh dünyasını zenginleştirebilmeli.
Yaşar Kemal yazdığı romanlarda özgün ve güçlü anlatımıyla, okurunu etkisi altına almaz mı?Rahat , samimi ve yöresel anlatımıyla okurda romanın içinde bulur kendini.Okur Romandaki karakterlerle yaşar, onların acısını, sevincini, gezdiği, gördüğü yerleri, hatta yediğinin içtiğinin bile tadını damağında hissetmez mi?
Van Goog’un resimlerinde, izleyen emeğin güzelliğini, yoksulluğun bile nasıl zarif ve estetik bir şekilde resmedildiğini görmez mi? Patates yiyen insanlar, ilk yaptığı eser bahçede çalışan insanlar.
Ya doğanın resmedilişi, yıldızlı gecesi, ay çiçekleri hepsi birbirinden müthiş güzel değil mi?
Ya müzik, ünlü bestecilerin yaptıkları besteler, güncelliğinden hiç bir şey kaybetmeden dinleyende heyecan, çoşku, hüzün, neşe, öfke, tüm insani duyguların açığa çıkmasını sağlamaz mı?
Bu değerler ışığında, sanatçıların özel yaşamları, beni hiç ilgilendirmiyor.
Yanlışlar, hatalar olabilir, sonuçta onlarda insan.
Nazım Hikmet’in bir çok aşk yaşaması onun şiirlerinin güzelliğini, çoşkusunu yok edemez.
Sonuçta sanatçılar uçta yaşayan insanlardır.Eserlerinin bu derece etkili olmasının en büyük nedenide olabilir.