Her insanın kafasında kendiliğinden oluşan belli başlı kalıplar vardır. Bunların çoğunluğunu yaşadımız ortam, çevremizdeki insanlar şekillendirir. A bölgesindekilerin hoş karşıladığı bir şeye B bölgesindekiler hata diyebilir. Meursault da oradakilerin yanlış dediklerini yapıyor. Bu yüzden insanlar tarafından tuhaf karşılanıyor. Benim açımdan da aynı şekilde...
Ama olaylara karşı hislerimiz hakkında genellemeler yapabileceğimizi düşünüyorum. Yani A'daki de B'deki de çoğunlukla aynı duyguları hisseder. Mesela
annenizi kaybederseniz nasıl hissedersiniz?
Meursault bir şey hissetmiyor. Hiçbir şey... Dümdüz bir düşünce "Anne şimdi toprağın altında yatıyor, ben işime döneceğim, sonuç olarak değişen hiçbir şey yok, diye geçirdim içimden." diyor. Hayır Meursault içinde bir şeyler değişmiş olmalıydı. Kalbinde bir boşluk, kocaman bir delik oluşmalıydı.
"İnsan olmak; ne din işidir, ne eğitim, ne para. Sadece vicdan işidir." Gerçi kahraman ne dine ne işe ne de eğitime değer veriyor. Yaşamı gereksiz buluyor. Düşünebiliyor musunuz? Hiçbir kahramanla bu kadar zıt düşmemiştim. Seni pek sevemedim Meursault.
Zaten "Hayat yaşamaya değmez." diyordun. Sen hayata değer vermediğin için o da seni harcadı.
Hakettin mi?
Sanırım evet.
(Bari biraz pişman olsaydın.)