Nefsim elinde olan Allah 'a yemîn ederim ki
hiçbiriniz, ben kendisine babasından da, evlâdından
da daha sevgili olmadıkça (kemâliyle) îmân etmiş
olmaz"
Peygamber sevgisini cibillî mertebesine çıkaramayan
mü'min, hiç değilse Rasûlullâh'ın rızâsını diğer mahlûkların
rızâsına ve kendi hevasına tercih ve takdîm ederek cibillî ve fıtrî
derecesine yaklaştırmağa çalışmalıdır.
ġarih Aynî, Rasûlullah mahabbetinin ta'zîm ve iclâlden ibaret
kalması kâfi olmayıp, bütün ma'nâsınca kalbin meyli ma'nâsına
mahabbet olması lâzım geleceğini isbât ettikten sonra, şu iki
rivayeti de naklediyor:
Amr ibnu'1-Âs (R): Hiç kimse bana Rasûlullah'tan daha sevgili
olmadığı gibi, hiç kimse de benim nazarımda O'ndan daha
celâletli değildi. O'na karşı olan ta'zîm ve iclâlimin kemâlinden
dolayı gözlerimi doyura doyura yüzüne bakamadım, demiştir.
Umer ibnu'l-Hattâb da, bu metindeki hadîsi iĢittikten sonra: Yâ
Rasûlallah, sen bana nefsimden başka her şeyden daha
sevgilisin, demiş Buna karşı Rasûlullah: "Yâ Umer, nefsinden
de sevgili olmalıyım" buyurmuş . Bunun üzerine Umer
"Nefsimden de" deyince, "Yâ Umer, işte şimdi oldu" buyurmuş