Arapçanın, Farsçanın etkisine girmeden önceki Türkçede kadın adları, Dede Korkut Öykülerindeki “Gökçe Çiçek”ler falan geliyor aklıma. Bunlar daha sonra yerini Arapçanın “ism-i müennes”lerine bırakmıştır. Erkek adı Remzi, kadın adı Remziye; Necmi, Necmiye; Feyzi, Feyziye. Kadının, erkeğin kuyruğuna takılmasının, onun (kaç adımsa) gerisinden gitmesinin arkasında, dille birlikte gelen bu yaşam görüşü yok mu?
Sayfa 211 - Remzi Kitabevi