Gönderi

Arapçanın, Farsçanın etkisine girmeden önceki Türkçede ka­dın adları, Dede Korkut Öykülerindeki “Gökçe Çiçek”ler falan geliyor aklıma. Bunlar daha sonra yerini Arapçanın “ism-i mü­ennes”lerine bırakmıştır. Erkek adı Remzi, kadın adı Remziye; Necmi, Necmiye; Feyzi, Feyziye. Kadının, erkeğin kuyruğuna takılmasının, onun (kaç adımsa) gerisinden gitmesinin arkasın­da, dille birlikte gelen bu yaşam görüşü yok mu?
Sayfa 211 - Remzi Kitabevi
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.