Gönderi

Kültür Sahasında Gerçekler Kültür kesinlikle millidir . Milli olmayan yaní beynel milel veya hümanist , kozmopolit , gayr - i milli bir kültür olamaz . Estetik yönü bulunmayan , dünyanın her yerinde aynen tatbik edilen veya edilmesi mümkün olan şeyler kültür değildir . O halde müspet ilimler , fen ve teknik beynelmileldir . Insanlığın ortaklaşa kullanabileceği , maddeye hakimiyet için gerekli şeylerdir ki aynı kültür çevrelerinde bile aynen benimsenip kullanılabilir . Onun için milletler birbirlerinin teknolojik ve ilmî gelişmelerini dikkatle takip etmekte , icabında teknolojik casusluk yoluyla bilgi leri kendi ülkesine kaçınıp kullanabilmektedir . Onun için dinimizde , " İlim Çin'de bile olsa alınız , öğreniniz " emri vardır . Sosyolojik konuları iyi bilen Gökalp de " Türk milletindenim , İslâm ümmetindenim , Garp medeniyetindenim " diyebilmiştir . Kültürün mahiyeti ve değeri ayrıca kültür ile medeniyet arasında anlatılan hassas ve önemli fark gereğince iyi anlaşılmamıştır . Kültür değişimi problemiyle karşılaşan pek çok ülke içinde bu ince farkı kavrayarak modernleşmiş ve milli şahsiyetini tahrip ten koruyabilmiş müstesna bir ülke olarak Japonya'yı örnek gösterebiliriz . Diğer pek çok ülkede tatbikat bu gerçeğe uygun olmamıştır . Batılılar , kasten kendi kültür varlıklarını dünyanın birçok yerinde " medeniyet " diye sunmuş , gerçek medeniyet ve onun ilim ve tekniğini vermekte ise çok sinsi davranmış hatta eğitim sahasında " müstemleke tipi eğitim " esaslan koyarak , ülkelerin geri kalmışlığını sürdürmek , ben liklerini eritmek ve sömürüyü böylece sürdürmek istemiştir . Kültür , zor büyüyen nadide bir çiçek gibidir . En mütevazı bir milletin bile kültürü ancak 400-500 yılda oluşur . Halbuki tekniği elde etmek 40-50 yıl gibi kısa bir zamanda mümkün olabilir . Mesela , Japonya böyle kalkınmıştır . Buna mukabil Ruslar , Volga boylarını 420 yıl önce ele geçirmiş oldukları halde çarlık ve komünist idareleri bütün uğraşmalara rağmen buradaki Türkler'in varlığını , Türkçe'yi , İslâm dininin izlerini tamamen silememişlerdir . 550 yıl hakim oldukları Balkanlar'da yaşayan kavimler de yine farklı kalabilmişlerdir . Ispanya'daki Basklar , Ingiltere'deki Iskoçlar ve Irlandalılar da böyledir . Komşu milletlerin kültürleri arasında az veya çok mutlaka alışverişler olur . Bunlar gayet tabiidir . Burada ana kültür ile tesir eden kültürün sonucu , yönleri farklı vektörlerin bileşkeleri gibi olur . Bizdeki Tanzimat sonrası Batı kültürü tesirleri ve doğurduğu sonuçlar bunun misalidir : Bu kuvvetli tesir bizi an'anevi kültürel değerlerimizden oldukça uzaklaş . tırmıştır ama yine de bir Türk aydını ile mesela bir Alman aydını arasında çok büyük , kafa ve ruh yapısı farklılıkları görülmektedir . Karşılaşan kültürlerin alış verişi bazen tabii derece ve çizgisinden sapar veya kasten saptırılır ve iş iki kültürün ölüm - kalım savaşı haline gelebilir yahut da birbiriyle siyasi ve iktisadi amansız bir mücadeleye giren devletler arasında düşmanı alt etmek için kullanılan çok müessir bir alet ve silah olarak kullanılır . Osmanlılar'ın Balkan fütühatında inanç ve ahlâk böyle bir yardımcı araç hizmeti görmüştür . Onların , zaferleri ve Balkan milletlerini kazanmaları , samimi inançlarının ve temiz ahlâklannın sonucu idi . Batılılar , dünya hakimiyetleri için kültür unsurları daha şuurlu ve ustaca kullanmışlardır . Batılılar sahip olmak istedikleri ülkelere ya önce kültürlerinin öncüleri olan misyonerleri göndermişler , dinlerini yaymışlar , okullar açıp kendi kültürlerine bağlı aydınlar yetiştirmişler , yoğun neşriyat yapmışlar ya da aynı çalışmaları , askeri bir harekât ve hücumla ele geçirdikleri ülkelerde silahların gölgesinde sürdürmüşlerdir . Günümüzde kültür savaşı için harcanan para ordulara harcananlardan az değildir . İlerde kat kat geçecek görünmektedir . 121,122,123
Sayfa 121 - 122,123Kitabı okudu
··
204 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.