Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

...Gizli Özne

...Gizli Özne
@a___aymisali
“ Kitleler üzerinde yapabileceğin en güzel,güçlü devrim kitap okumaktır. ” ¶¶ Yürekten damıtılmış bir ÖZNE, sözden ziyade aşktan öte ; Gönülden kaleme...ay-misali #120680380 ¶¶
Diploma insanı kariyer sahibi yapar!...
Şahsiyet sahibi olabilmek için okuyup, öğrendiklerini dilden öte kalbe indirmek gerek.
445 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
"Dostun az olanı makbuldür. Önemli olan sayı değil kalitedir." Hz. Ömer
Reklam
...Gizli Özne tekrar paylaştı.
Tüm göçmen kuşların dönüşü başladı Benimse söyleyecek türkülerim kalmadı turnalara Savaşan kardeşlerim hep dağlarda kışladı Çocuklar , kadınlar , yaşlılar öldürülüyor İnsanlık tedavülden çoktan kalkmış Yuh olsun duyarsız Müslümanlara ! 18.8.1997
...Gizli Özne tekrar paylaştı.
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -67
Aklın ve bedenin alabildiğine abartıldığı bir medeniyet olarak Batı kapitalist sistemle buluştuktan sonra pek çok değer gibi aşkı da tüketim unsuruna dönüştürerek aşkın olandan bedensel olana indirmiş, daha doğrusu sevgiyi tüketmiştir. Sevgililer Günü, Hristiyani kökenine rağmen artık bir tüketim aracıdır. Tıpkı Noel''in yılbaşına dönüştürülerek dini içeriğinden boşaltılıp sekülerleştirilmesi, tam bir tüketim çılgınlığına dönüştürülmesi gibi Sevgililer Günü muhabbeti de modernitenin kapitalist ahlakla buluşmasından doğmuştur. Aşkınlık adına ne varsa hepsini kaba bir dünyeviliği indiren modernite sevgiyi cinselliğe indirgeyerek, bunu da “cinsel devrim”le meşrulaştırarak adeta cinsel serbestiyi toplumsallaştırması kapitalizmin eklektik olduğu kadar saptırıcı, dönüştürücü özelliğinin en başarılı formülasyonlarından biridir. Hiçbir kutsalı kalmayan modern insanın aşk gibi soyut ve ulvi bir değerin içini boşaltarak her türden ilişkiyi meşrulaştırıcı işlevi yanında “Sevgililer Günü” muhabbeti de kapitalizme hayat pompalayan yapının/anlayışın post-modern dünyaya özgü ''değer tüketilmesi''ne bir örnektir . Tüketim aşkına her türlü değerin çürütüldüğü ortamda aşk kelimesi tüm kutsalların yerini alan ve tüm cürümüşlükleri kutsayan bir anahtara dönüştü günümüzde.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gönülde soluklanan ,baktıkça güzelleşen,sevdikçe büyüyen emsalsiz sevgiler vardır!.. Neşet Ertaş’ın dediği gibi; “İnsan değer verdiği şeylere gözüyle bakar, yüreğiyle taşır.” ... ay-misali youtube.com/watch?v=sgfqiWb...
Nezaket, bahar mevsimi gibidir. Dokunduğu her kalpte çiçekler açtırır. Kalpleri yumuşatır, insanları güzelleştirir. İnsan, kalbini iyileştirirse içinde yer aldığı toplumu iyileştirebilir. Nezaket, kalbin bir süsü olarak devreye girer ve insana yeni bir yol açar. Müslim Coşkun
Reklam
Gönle açılan kapı gözdür. Bakışmak, kelimesiz konuşmaktır. Bu konuşma anında gizli bir hâl yaşanır ki adı aşktır. Mustafa Özçelik
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar: "Hocam, kıtlık ne zaman olacak?" Hoca cevaplamış: "Ben aç kaldığım gün." "Peki, kıyamet ne zaman kopacak?" "Ben öldüğüm gün..." Doğru söze ne denir!
Mübarek Ramazan Bayramımız hayırlara vesile olsun.
Kâinata bakışımızın damarlarını açarak , Müslümanca duruşumuzu akl-ı selim , kalb-i selim , zevk-i selim terbiyesiyle tazeleyen iradi sabır hediyemiz Ramazan Bayramınızı tebrik ederim . İslam Âlemi için hayır ve güzelliklere vesile olması dileğiyle . Sağlıklı günler dilerim. Hayırlı Bayramlar dilerim
Bayramlar Bayram Ola Âlem-i İslâm’a rahmet su gibi Aksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ. Evleriniz cennet kokusu gibi Koksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Sayfa 122 - 123Kitabı okudu
Modernist Batı estetiğinde var olan trajik değerinden bah- setmek gerekirse Batı anlayışına göre insan doğuştan suçludur ve dünyaya gelmek bir suçtur. Yine Batı anlayışına göre doğruluk ve iyilik timsali bir kahraman hayatında öyle bir girdabın içine girer ki bu girift meseleyi çözmek mümkün değildir. Bunu ancak kendi varlığını feda ederek, yani hayatını bedel olarak ödeyerek telafi edebilir. İslâm medeniyet tasavvurunda ise her insan doğuştan masumdur. Dünyaya gelmek bir suç değil, bir ilâhî takdirdir. Doğruluk timsali bir adam kaderin bir cilvesi sonucunda çözülmez, girift bir meseleyle, yani zorlu bir problemle karşılaşabilir. Burada bir yanda hakikat ve doğruluk, diğer yanda onun karşıtı olan suç yahut girift mesele söz konusudur. Bu ikilem, İslâm medeniyetine mensup bir insan için de büyük bir sorun ve rûhî bir açmazdır. Ancak bu insan bu meseleyi, ölümüyle kendini feda etmek yerine tevekkül,teslimiyet, sabır, iltica ve gayret ile çözmeye çalışır. Hakk'ın tecellisi gelmedikçe ölümün var olmayacağını bilir. Bu açmaz onun için bir çile ve bir imtihandır; belki sonunda bir mânevî mertebeyle taltif edilecektir. Çünkü yine bilir ki hayatta çözümsüz problem yoktur, problemin ya da açmazın Allah'tan geldiğini ve çözümün yine Allah'ta olduğunu bilmiş, buna iman etmiştir o insan. Rabbi kendisini bir imtihan sorusuyla sınamaktadır. Böyle bir imtihanla karşı karşıya kalan beşer, çözümün Allah'ta olduğunu bildiği için yine O'na müracaat eder ve yaklaşır.
Sayfa 262 - 263Kitabı okudu
Reklam
Güzelin hemen yanında yer alan ve akla gelen "yüce", bir sanat değeri olmakla beraber sadece Allah'ın eserine atfedilen bir niteliktir. İnsanın yüce bir eser ortaya koymaya dirayeti ve mecali olmaz. Çünkü yüce; beşerin kavrayamayacağı, onu korku ve ümit arasında bırakan, hürmet duygularına yönelten, esrarlı, vakur ve azametli bir büyüklüktür. Bu nitelikleri ancak Allah'ın eserinde görebiliyoruz. Evren, sema ve yıldızlar, dağlar ve denizler, Allah yolcusu bir insan; yücenin tecelli ettiği mahaller ve varlıklardır. Ruhun ve insanın duygusal âleminin, yüce değerini tatmaya ve yüce ile tanışmaya ihtiyacı vardır. Muhatap yüce ile karşılaşıp onu idrak edince Allah'a karşı olan aczini ve kulluğunu hisseder. Hayret ve hayranlık duyguları içinde kulluğunu tazeler. Nadir de olsa bazı kereler Allah yüce değerinden bir tecelliyi sanatkâra ilham etmiş, o da bu emre ittibâen (uyarak) bu değeri eserine nasıl olduğunu bilmeksizin yansıtmıştır. Böyle bir eserle karşılaşan muha- tap; bu eseri bir anda gerçeğiyle mukayese eder ve eserden müessire intikal ederek gerçeğin sarsıcı ve kavranamaz bü- yüklüğü karşısında kulluğunun ikrarı ile Allah'a bağlılı- ğını tazeler.
Sayfa 261 - 262Kitabı okudu
Ruh ezelden cemal ile birlikteydi, sonra cemalden ayrılarak yeryüzüne indi. Yeryüzündeki hayatı cemale büyük bir özlem ve iştiyak içinde geçmektedir. Allah kulunun bu derin ve coşkulu arzusunu ve ihtiyacını, güzelin aşikâr ve mestur (gizli) tecellileriyle lutf ve inâyet göstererek yerine getiriyor. Niyazî-i Mısrî bu hali bir nutkunda şöyle ifade ediyor: Ey garib bülbül diyarın kandedir. Bir haber ver gülizárın kandedir Sen bu ilde kimseye yâr olmadın Bir haber ver gülizarın kandedir (...) Gökte uçarken seni indirdiler Çár ânâsır bendlerine urdular Nûr iken adın Niyazı koydular Şol ezelki itibarın kandedir Güzeli hissetmek için belli bir eğitimden, daha doğru tabiriyle belli bir seyir sürecinden geçmek lazım. Bu seyir sürecinde güzeli temaşa eden ehil kimselerle birlikte olunur, onlara iştirak edilir, zihin ve kalp her an uyanık olarak onların halini kabule müştak bir durumda olmak icap eder. Malumdur ki "Hal sâridir." derdi Fethi Gemuhluoğlu Bey. Bu seyirde temaşa ehli, güzele müştak olan ruha sevmeyi öğretir. Güzel, seversen zuhur eder. Seven her şeyi güzel görür. Değil olağanüstüyü, olağanı bile... Allah dostları "Sevginin cünun hali aşktır." buyurmuşlardır. Aşk coşkundur. Aşk gelince akıl zâyi olur. Yunus Emre diyor ki: (...) Bu denize düşen ölür dediler Ölür ise ko ki ölsün n'olısar Aşk gelicek cümle eksikler biter Bitmez ise ko ki kalsın n'olisar (...)
Sayfa 259 - 260,261Kitabı okudu
Hz. Ali’ye sormuşlar, akıl insanın neresindedir? Verilen cevap müthiş… “Akıl insanın kalbindedir. ” Yani insanda hakikatı bulmak için beyin kâfi değil, gönüle ışık düşmeli ışık olmazsa göz neye yarar?
Onlar "dâvâ" derler, dâvâyı satarlar Toprak tükenirse havayı satarlar Mecnun hâllerine bakıp aldanmayın Menfaat görünce Leyla'yı satarlar 21.08.2002
Sayfa 150Kitabı okudu
3.222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.