“Ruhumuz,aklî dünyanın dar ve sıkıştırılmış sınırları içerisinde hapsedilemez;kendine sığınacak bir liman arar.İşte sanat,fark etsek de etmesek de o limanlardan biridir.”
Kitapta bireyin sanatla tanışması,birey ve değer,sanatkâr,sanat eseri,toplum ve sanat,sanat ve Batı estetik’i,sanat faaliyeti olarak 7 bölümde sanata dair düşünce ve deneyimlerini paylaşan yazar,İslam medeniyet tasavvurunun sanatı ile modernist Batı’nın sanatını karşılaştırarak anlatmaktadır.
İnsanın iç dünyasında bilgi ve duygu birbirinden ayrılmaz her an içiçe girift bir yapı izleyerek etkinliğini sürdürür.
İslam medeniyet tasavvuruna göre ise sanatın klavuzu doğadır.Ve sanat,doğaya bir öykünme sanatıdır aslında.Doğa ise daimi olarak Rabbi anlatır;rüzgar onun nefesidir,yağmur rahmeti...Güneş yaratılıştır
her sabah ve heran yeniden... Uçsuz bucaksız gökyüzü Rahmanın sonsuzluğunu anlatır...Toprak ise hamurudur insanoğlunun ,toprakanadır, topraktan geldik toprağa gideceğizin yoludur...Varlıktan yok oluşa doğru bir yolculuktur.
Necip Fazıl bu yolculuğu şöyle anlatır;
“Anladım işi,sanat Allah’ı aramakmış,
Marifet bu,gerisi yalnız çelik çomakmış.”
Vesselam...
Sevgi ve Muhabbetle..