İslâm medeniyet tasavvurunda sanatkâr, toplumsal sanat uzayının kendine çizdiği sınırlar içerisinde kalır ve bura- daki kaideler mûcibince söz konusu duygusal yeteneğini ve eser üretme becerisini kendinden bilmez. Bunları Allah'ın kendisine verdiği bir lutuf, bir nimet olarak görür.