Gönderi

çok, ayığım gene, olmaz, ne konuşmalı, kimi dinlemek söz bulantı verir oldu, yıllardır, sözcükler, sözcükler, türkiye'de burcuva sınıfı yok. prenses'in babası prensti, elçinin babası da elçiymiş gene, prenses eli-zabeth beatles'lara ünvan vermiş, ne ulusçuluk, temelli masa başlarında kaldık. betiklerden firlamış, eğreti, şöyle yalın bir söz, çehov denli, nasıl anlatmalı arap atı denli, anam: "kızlar koşmaz, kızlar etmez," der dururdu, "örselenilmiş" nazik yerleri kızların koşunca, onun için birinci olurdum koşularda ben de gider, göstereceğim ben daha ona "örselenmeyi", elizabeth sarayında "ye ye" yapar mi kim bilir? sonunda anamın istediği biçim bir kız oldum heh! evli barklı — evlilikle sınıf değiştirmiş, eşine pek bağlı, başkalarınla, yatmayan — yatmayan değil yatamayan — ayrı ev açmış, sokaklarda mutlu bir çift olarak, cıvıl da cıvıl konuşaraktan, kol kola yürüyerek, bayramlarda divandan bir kilo sütsüz çukulata alıp büyüklerinin elini öpmeye, yani "örselenir" diye düşünenlerin, geçmişinden iğrenmiş, şimdisinden tiksinen, salihatı nisvandan, başı ezilecek bir burcuva.
Sayfa 4
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.