Yazardan okuduğum ilk eser Kinyas ve Kayra. Adını çokça duyduğum ve okumak için beklettiğim bir kitaptı.
Daha önce yeraltı edebiyatı okumadıysanız kitabı sevmeyebilirsiniz. Aslında daha önce okumuş olduğum bir tür olmasına rağmen ilk başlarda ben de pek sevemedim. Kitapta çok fazla cinsellik, sex, tecavüz, cinayet, uyuşturucu gibi kavramlara yer verilmiş.
Kitap, üç bölümden oluşuyor;
Kinyas, Kayra ve Hayat
Kayra'nın Yolu ve
Kinyas'ın Yolu.
Kinyas ve Kayra, küçük yaşlarından itibaren kendilerini diğer insanlardan soyutlamış, diğer insanların sahip olmadıkları hislere sahip hatta öyle ki normal olmayışlarını normal bulan, yirmili yaşlara geldiklerinde ailelerini terk ederek ülke ülke gezip kimi zaman cinayet işleyerek, kimi zaman uyuşturucu ve silah kaçakçılığı işlerine girerek bir nevi kana susamış hissiz, acıma duygusundan yoksun iki gencin hikayesi. Ve onların tek bir amacı vardı. Zamanı geldiğinde zihinsel ölümlerini gerçekleştirebilmek.
Kitabın ilk bölümü Kinyas ve Kayra'nın Türkiye ye gelmesiyle son buluyor.
Sonrasında ne mi oluyor yollar ayrılıyor.
Kinyas'ın ve Kayra'nın yolu olmak üzere.
Biri zininsel ölümü gerçekleştirmek için planlar kurup onları uygularken, bir diğeri yeniden doğuşun sancılarını çekerek normal bir insan olma yolunda ilerliyor.
Biri zininsel ölümünü, "Hiçbir şey yok! Hiçbir şey yok. Hiçbir şey yok..." diyerek başlatırken.
Bir diğeri yeniden doğuşunu, "Çünkü burada her şey var!.. Her şey var", diyerek başlatıyor.
Kitapta en çok sevdiğim detaylardan biri de oldu diyebilirim. İlk bölümü bitirdikten sonra ikinci ve üçüncü bölümleri hayranlıkla okudum. Çok iyi düşünülerek yazılmış bir kitaptı bana göre.
Kitabı önerir misin diye sorarsanız, önermem. Çünkü en başta da belirttiğim gibi yeraltı edebiyatı okumadıysanız sevmeyebilirsiniz ancak bir şansı hak eden bir kitap.