Perfectly İmperfect serisinin ikinci kitabını okudum. Kitabı çok sevdim çok beğendim. Daha uzun daha ayrıntılı olsaydı dedim okuduğum zaman. Kitabda Bianca, çok güzel herkesin dikkatini çeken bir balerin. Eskiden kaza geçirmiş ve ses telleri zarar görmüş o yüzden konuşamıyor. Mikhail ise gençliğinde işgence görmüş tek gözü görmeyen, vücudu yara bere içinde, başkalarının ona dokunmasından rahatsız olan biri. Mikhail, Biancayı afişte görüyor ve ondan hoşlanıyo. Her defa tiyatroya gidip Biancanın gösterisini izliyor. Ama kendisini hiçbir zaman göstermiyor. Gösterinin sonunda Biancanın odasına gül gönderip salonu terk ediyo. Bir gün Mikhail ve Biancanın İtalyanlarla arayı düzeltmek için evlenmeleri gerekiyor. Bianca, Mikhaili ilk evlendikleri gün görüyor ve Mikhaili gördüğü ilk anda ondan hoşlanmaya başlıyor daha sonra ona aşık oluyor. Ve başka kimseyi gözü görmüyor. Bianca o kadar harika, o kadar anlayışlı biri ki. Mikhail desen Biancaya karşı çok düşünceli. Aynı zamanda Mikhailin tatlı mı tatlı bir kızı var. Kızına karşı çok sevecen. Baba - kız ilişkileri çok güzeldi. Bianca ve kızının ilişkisi de çok tatlıydı. Mikhail ve Bianca beni kitapda hiç yormadılar. İkisinden de o kadar emindim ki, kitabı çok rahat okudum. Mikhail ve Bianca harikaydınız, muhteşemdiniz.
Puanım: 10/10