Henry David Thoreau tarafından ilk kez kullanılan sivil itaatsizlik; “şu ya da bu ölçüde adil" ilişkilerin hüküm sürdüğü demokratik bir sistemde ortaya çıkan ciddi haksızlıklara karşı, yasal imkanların tükendiği noktada son bir çare olarak başvurulan, kendisine anayasayı ya da toplumsal sözleşmede ifadesini bulan ortak adalet anlayışını temel alan, şiddeti reddeden, yasadışı ve politik bir edimdir..
Sivil itaatsizlikte kesinlikle şiddete başvurulmaz. Kitapta bu eylemlerin hangi ölçüde ve nasıl yapılacağı-yapıldığı örnekleri ile anlatılır. Kendisini
Jürgen Habermas , 1970’li yıllarda Almanya’nın tüm şehirlerinde atom santraline karşı yürütülen protestoları örnek verir. Almanya genelindeki öğrenci eylemlerini, Ulrike Meinhoff olayını ve Sophie Scholl’ün “ Beyaz Gül “ hareketini aktarır.
Yine Alman siyaset bilimci ve kendisinin hayranı olduğum
Hannah Arendt Kudüs’te tanık olduğu Adolf Eichmann davası üzerinden örnekler verir. Eichmann Hitler döneminin üst düzey görevlilerindendir. O da diğerleri gibi bir çok savaş suçuna dahil olmuştur. 1960 yılında İsrail komandoları tarafından Arjantin’den kaçırılıp Kudüs’e getirilip burada yargılanmıştır. Arendt bu mahkemeyi izlemiş ve mahkeme heyetinin sorularını, sanığın savunmasını şiddet ve politik teorisi üzerinden kitaplaştırmıştır. Orjinali “ Eichmann in Jerusalem” olan kitabı Türkçeye
Hannah Arendt “ İtaat” kavramını da hem birey üzerinden hem de politik olarak burada açıklamıştır. Arendt’ın
Şiddet Üzerine kitabını da okumanızı tavsiye ederim.
Ayrıca Kitapta Amerika’daki “Yurttaş hakları hareketi” ne de geniş yer verilmiştir.
Ronald Dworkin Sivil itaatsizlik konusunu Anglo-Amerikan dünyada İngiltere ve Amerika örneklerinde karşılaştırarak sunmuştur. ABD’de özellikle iç savaşın kazanılmasından yüzyıl sonra ,
Martin Luther King in ırkı için hâlâ köle damgasını uygun görenlere karşı bir sivil itaatsizlik kampanyası yürütmesini ele alıyor. Amerika’nın Vietnam savaşına karşı başlatılan protesto kampanyalarını da ekliyor. İngiltere’de ise 1903-1914 yılları arasındaki döneme damgasını vuran kadın hakları hareketini izler .
Martin Luther King in Birmingham Cezaevinden yazdığı savunma mektubu kitabın en can alıcı kısmıdır. Buradan alıntılar da yaptım. Tüylerim diken diken okudum King ‘in savunmasını.
Son olarak ;
Johan Galtung Gandhi ‘nin “ Satyagraha” hareketini inceler. Bu hareket gerçeğe ulaşma çabası demektir. Gandhi ‘nin insan psikolojisini iyi tanıyan ve çatışma teorisini iyi bilen bir yeteneği vardır. Sosyal arenada uyulması gereken 6 kuralı vardır. Yazar örnekleriyle bu kuralları açıklamıştır.
Mahatma Gandhi şiddetsiz hareketiyle İngiltere’yi adeta dize getirmiştir. Gandhi'nin ölümü nedeniyle Einstein şunları söylemektedir:
"Gelecek kuşaklar eti ve kemiğiyle böyle bir insanın yeryüzünde bir zamanlar var olduğuna çok zor inanacaklardır."
Kitabı okumanızı tavsiye ediyor ve dünyanın bir gün özgürlük ve barış içerisinde savaşlara , devlet terörüne ve şiddetine maruz kalmadığı bir yere dönüşmesini diliyorum .