“…Savcılar; ille de birilerini cezalandırmakla değil, toplum ve devlet adına kamu yararı ile birey yararları arasındaki dengeyi koruyarak insan haysiyetini ve insan haklarını gözeterek olanakların denkliği (silahların eşitliği), suçsuzluk karinesi, adil yargılanma ilkeleri doğrultusunda korkusuz, yansız, önyargısız, çabuk davranarak hukuk dogmatiğinin değil, yürürlükteki dogmatik/yazılı hukukun öngördüğü adaleti korumakla yükümlüdürler. Bu nedenlerle savcılar, yalnızca kuşkuluya karşı olan noktaları ve kanıtları değil, kuşkulu yararına olanları da araştırmakla ve iddianamenin sonuç kesiminde kuşkulu yararına olan kanıtları göstermekle de yükümlüdürler; sanık yararına başvurdukları yasa yolundan bile sanığın rızası olmadıkça vazgeçemezler (CYY, m. 160/2, 17/5, 266)…”