Yeni tanıştığım yazar 
Nermin Yıldırım ve onun yazdığı ilk kitabı. Hikaye, Süreyya 43 yaşında iken eve gelen bir telefon çağrısına cevap vererek başlıyor. Romanın iki anlatıcısı var. Biri Süreyya diğeri ise onun annesi. Kitap bir geçmişe bir de şimdiki zamana yolculuk ederek yazılmış. Geçmişini anne şefkatini hissedemeden büyüyen Süreyya'nın geleceği de bu şefkat eksikliğinden etkilenecektir. Herkesten uzak durma hissi, bir şeylere bağlanma ve hapsedilme korkusu Süreyya'nın yaşamını etkiler. Bunun temelinde ise daha yeni doğmuş iken annesinin onu terk edip Almanya'ya gitmesi yatıyor. Süreyya kimseye karşı sevgi bağı kuramıyor. İşte eve gelen o telefon çağrısı her şeyin değişmesine sebep oluyor.
Yazar, Süreyya'nın okul çağlarından bahsederken Zinnur karekteri ile tanıştırıyor bizleri. Zinnur'un yaşadığı şeyler günümüz de ülkemizde birçok kadının yaşadığı acı olaylar.
Süreyya bir gizli yazardır. Kitabı okurken ayrıca dört kitabın yazılış hikayesine de şahit oluyoruz. Nihal, Kasım, Çiğdem ve Müşide’nin hayatlarını okuyoruz. Hepsinde de günümüzde yaşanmış veya yaşanabilecek olaylardan bahsetmiş Süreyya, ya da asıl yazarımız Nermin Yıldırım. Süreyya eserlerini kendi adına yayımlatmaktansa NY'nin adına yayımlanmasını sağlar. Bunun karşılığında hatırı sayılır miktarda parasını alır. Burada yazar kendi adının ve soyadının baş harflerini kullanarak güzel bir ironi yapar.
Kitapta ülkemizde ve dünyada yaşanmış olan tarihi ve siyasi olaylardan da bahseder. 1999 depremi, 1960 darbesi, 11 Eylül saldırısı, ABD'nin Irak'a yaptığı saldırılar, Saddam'ın devrilmesi... Geçmişte yaşanan bu olayları günümüze taşıyarak hafızamızda yer bulmasını sağlıyor.
Yazar bu eserinde sevmeyi ve sevilmeyi, terk edilmeyi, geçmişi ve geleceği, kendini aramayı, hayatı, yaşamayı ve mutlak son olan ölüm temalarını işliyor kitabında. Süreyya sürekli bir arayış içerisinde ama neyi aradığını kendisi de bilmiyor. Gittiği yerlerdeki mekanlar ise biz okuyuculara hayali seyehat imkanı sağlıyor. Yalova'daki depremi, Barcelona'da yaşadığı aşkı, Eyüp'ü, Pier Loti'yi, Cihangir'i... Yazar olayları Süreyya'nın ağzından anlatsa da Süreyya'nın neden böyle bir hayat sürdüğünü, annesinin anlatımı ile birbirine bağlıyor. Aslında iki karekterin de birbirlerine çok benzer hikayeleri var. İzlemiş olduğum bir dizide geçmişte yaşadığımız pişmanlıklarımız, hatalarımız, acılarımız gen aktarımı ile bir sonraki nesile taşınıyordu. Acaba Süreyya da annesinin yaşadığı kaderi mi yaşıyordu.
Akıcı bir dil, birbirine harika bir şekilde bağlanmış olay örgüsü. Yazarın yayımladığı ilk romanı, benim de okuduğum ilk kitabı. Kesinlikle tavsiye ediyorum, keyifli okumalar...
·
1.265 görüntüleme
Emeğine sağlık harika bir inceleme olmuş ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.