Bundan iki yıl önce belediye meclisi, üç mil uzaklıktaki okullarına gitmek için sabah otobüsünü bekleyen köy çocukları için yaptırmıştı bankı. Öğlen yemeğinden sonra yeniden çalışmaya başlamadan yürüyüşe çıkmayı önerdiğinde, bazen o yöne gitmeye karar verdiğimizi hatırlıyor musun? Bir süre sonra, birazcık şu bankta oturalım, derdin. Daha o zaman bile çok çabuk yoruluyordun, özellikle de dönüşte, bazen kuzey rüzgârına karşı yürümek zorunda kaldığımızda. Bankta otururduk, bir tuhaflık vardı bu bankta. Oturma yeri çok yüksekti, yerden bir hayli yüksekte. Biz iki yetişkin tüm ağırlığımızla oturduğumuzda bile ayaklarımız zar zor değerdi yere. Orada oturmuş bacaklarımızı sallarken, bunun açıklaması ne olabilir diye düşünür, uygunsuzluğu o kadar komik gelirdi ki gülmekten kendimizi alamazdık. Sabahın sekizinde orada bulunmadığımız için ufaklıkların ne yaptığını hiçbir zaman göremedik. Şimdi oradan geçerken çoğu zaman ikimizi o bankta oturmuş, sanki sonsuza dek bacaklarımızı sallarken görüyorum.