Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
İnsanları oldukları gibi, yasaları da olabilecekleri gibi ele alıp, toplum düzeninde güvenilir ve haklı bir yönetim kuralı bulunup bulunmayacağını araştırarak söze başlıyor Rousseau. Bütün toplumların en eskisi ve tek doğal olanı aile topluluğudur. İnsan kendini bilecek çağa gelir gelmez, nefsini korumaya yarayan araçlara değer biçmede tek söz sahibi olduğu için, sonunda kendi kendisinin efendisi olur. Onun için aileye politik toplumların ilk örneği diyebiliriz.(syf.5) Keyfe bağlı bir yönetimin yasal yönetim olabilmesi için, halkın onu kabul etmeye ya da etmemeye yetkisi olmalıdır. Ancak o zaman yönetim keyfe bağlı olmaktan çıkar. Rousseau’nun temel ilkelerinden biri de şudur: Üyelerinden her birinin canını, malını bütün ortak güçle savunup koruyan öyle bir toplum biçimi bulmalı ki orada her insan hem herkesle birleştiği halde yine kendi buyruğunda kalsın hem de eskisi kadar özgür olsun. İşte toplum sözleşmesinin çözüm yolunu bulduğu ana sorun budur. Toplum üyelerinden her biri, bütün haklarıyla birlikte baştan başa topluluğa bağlar çünkü bir kez, her kişi kendini tümüyle topluma verdiğinden, durum herkes için birdir; durum herkes için bir olunca da bunu başkalarının zararına çevirmekte kimsenin bir çıkarı olamaz. (syf.14) Topluluğun her kişisi, topluluk kurulduğu zaman varı yoğu ve bütün güçleriyle birlikte kendini olduğu gibi topluluğa verir. Devlet, toplum sözleşmesiyle bütün üyelerinin mallarına sahiptir. İnsanlar, hiçbir şeyleri yokken birleşmeye başlayabilir, sonra herkese yetecek kadar toprak ele geçirip ondan ortakça yararlanabilirler; bu toprağı aralarında ya eşitçe ya da hükümdarın koyduğu oranlara göre bölüşebilirler. Bu edinme, ne çeşit olursa olsun, her kişinin kendi toprağı üstündeki hakkı, topluluğun bütün topraklar üstündeki hakkına bağlıdır; böyle olmasa, ne toplumsal bağlılıkta sağlamlık olurdu, ne de egemenliğin işlemlerinde gerçek bir güç. Temel sözleşme, doğal çeşitliliği ortadan kaldırmak şöyle dursun, tam tersine, doğanın insanlar arasına koyduğu maddesel eşitsizlik yerine manevi ve haklı bir eşitlik getirir. İnsanlar güç ve zeka bakımından olmasalar da sözleşme ve hak hukuk yoluyla eşit olurlar.(syf.22) Aristoteles’e göre kölelik içinde doğan her insan kölelik için dünyaya gelir, köleler zincirler içinde her şeyi, hatta onlardan kurtulma isteğini bile yitirirler. Fakat bir kölenin oğlu da kendisi gibi köle doğar demek, insan olarak doğmadığını ileri sürmektir. Sınıflarda zenginliklerde eşitlik olması gerektiğini, lüksün az olmasını savunur. Zaten lüks zenginlikten doğar ya da zenginliği zorunlu kılar. İşte bunun için Montesquieu da cumhuriyetin ilkesi olarak erdemi göstermiştir. Çünkü erdem olmazsa, bütün bu koşullar sürüp gitmez. Kısacası toparlayacak olursam Toplum Sözleşmesi: Toplum halinde birleşmek dünyanın en istemli işidir; kaba bir güç insanda bir hak yaratmıyorsa, insanlar arasında haklı bir temel olarak geriye sözleşmeler kalır. Her insan özgür ve kendi kendisinin efendisi olarak dünyaya geldiği için, her ne bahane olursa olsun, hiç kimse onu isteği dışında buyruk altına alamaz. Toplum sözleşmesiyle her ortak, topluma mallarını ve yaşamını bırakır; “önce doğal özgürlüğünü, sonra da istediği ve elde edebileceği şeyler üzerindeki sınırsız hakkını.”
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,1bin okunma
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.