Bellek bize tuhaf şakalar yapar. Canının istediğini anımsar, istediğini unutur. Üstelik bunu belli bir mantığı olmaksızın yapar; en azından belleğin bize ait veya bizim denetimimiz altında olduğunu sanan bizler, öyle zannederiz.
Yaşlılar, bir insanın ya da bir nesnenin adını anımsayamadıkları zaman öfkelenirler, kimi zaman umutsuzluğa kapılırlar çünkü bunu kendi çöküşlerinin, artık yolunda gitmeyen bir şeylerin işareti gibi görürler. Ama iyice düşünecek olursak, aslında her zaman böyle olagelmiştir zaten.Küçüklüğümüzden beri belleğimiz başına buyruk davranır; canının istediğini saklar; biz şu ya da bu nedenle onun en derin dehlizlerine dalıp da karıştırmaya başladığımızda, belki bozup çarpıttığı ama sakladığı malzemeyi ortaya dökebilir ancak.