Gönderi

Yönetim ve bilgelik
Türkiye, Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra, şartların zorlamasıyla, görünüşte değilse de, esasta militer, ya da yarı militer, yarı bürokrat-aydın yönetimi dönemini yaşadı uzun bir süre. Sonra, iç ve dış şartlarının zorlamasıyla, demokrasi deneyine girdi. Daha sonra da, açık veya gizli, içten dıştan tahriklerin de karıştığı, halk, bürokrat aydın ve militer düzen isteklilerinin karşılıklı yarışması, çatışması, ikili, üçlü anlaşmaları gibi, çeşitli kombinezonlar dönemine ayak basıldı. Tarih, felsefe, bilgelik, edebiyat, yönetici için lüks veya fantezi sayıldı. "Çarıklı"larla "şartlanmış aydın"lar kavgası sürüp gidiyor, yarı legal, yarı illegal bir düzeyde. Halk kimi zaman seyirci, kimi zaman kavga ayırıcısı, kimi zaman hakem, kimi zaman da bizzat kavgaya karışıcı bir tutumda. Böyle bir atmosferde, dış, zamanı çok elverişli bularak, bilhassa gençlik çevrelerine terör ve anarşinin tohumlarını serpmesini bildi. Bir mayın tarlası gibi bir ortam. Kimi zaman, bilmeyerek, biri bir mayına basıyor ve bir patlamaya sebep oluyor. Kimi zaman da döşenmiş mayınlar ayıklanırken patlıyorlar. Arkasından politika esnafının birbirini suçlaması. Aşağı yukarı, bu tuluat böyle devam edip gidiyor. Kaç kere tekrar ettik, gene tekrar edelim. Tekrar, bu Milletin ve Devlet'in geçmişinde bulunan yüce yönetim ilkelerine dönmek günü gelmiş geçmektedir. Herkes Devlet'i kendi üstünde bilmelidir. Halk da, devlet adamları da, bürokrat aydınlar da. Ancak bu, devletin putlaştırılması, yani komünizmde veya faşizmdeki gibi, devlet önünde kişinin hiç sayılması anlamında bilinmemeli. Devlet derken, onu yöneten kişiler değil, prensipler ve idealler anlaşılmalıdır. Hakikat, lyi ve Güzel ve onların kurumlan anlaşılmalıdır. Hiç bir şahıs, hiç bir parti ve hiç bir kurum veya kuruluş, Devletin üstünde olamaz. Devlet de zulüm makinası haline getirilemez. Devletin giyotini vardır; ama Devlet giyotin değildir ve olamaz. Devlet otoritesi ile kişi özgürlüğü, birbirini yıkıcı, yok edici iki düşman değil, birbirini besleyici, geliştirici iki dosttur. Bu dostluğun gerçekleştirilmesi için, sun'i insan değil, "şahsiyet"ler yetiştirme politikası izlenmelidir. Bunun için de, toplumun her köşebaşında, Dogru'nun, lyi'nin ve Güzel'in kürsüleri, kurumları yükseltilmelidir. Bunun için de, bu uygarlığa gönül vermiş bir kuşak yetişmelidir. O kuşağın gelmesi için de, "Uygarlığın Dirilişi" akımı başlamalı ve başlatılmalıdır. Ama gerçek uygarlığın. Kendi uygarlığından açılım soluğu alan uygarlığın Diriliş Uygarlığının.
Sayfa 41 - Diriliş YayınlarıKitabı okudu
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.