Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
“Haydi biraz cesaret Drogo, bu senin son kağıdın, ölümün karşısına bir asker gibi çık ki, hiç olmazsa kandırılmış yaşamın güzel bitsin. Yazgıdan intikamını al, kimse sana kahraman ya da buna benzer bir şey demeyecek ama işte tam da bunun için yapmaya değer. Gölgenin sınırını, resmî geçitteymiş gibi dimdik, kararlı bir adımla aş, hatta becerebilirsen gülümse. Sonuçta vicdanın çok rahatsız değil ve Tanrı seni affedecektir.” Umut etmek, beklemek.. Bunlar eylem olmaktan çıkıp bir olguya dönüşmüştür artık. Teğmen Drogo kısa süreceğine inandığı bir görev için gittiği Bastiani Kalesi’nde umut içinde bir ömür geçirir. Burada yalnızlığı iliklerine kadar hisseder. Hep geri dönmek ister ama bir türlü adım atacak cesareti gösteremez. Kurgu o kadar iyi ki, sıkıcı ve durağan bir süreci anlatmasına rağmen her an bir şey olacakmış gibi insanı merak ve beklenti içine sürüklüyor. Burada simgesel olarak kullanılan Bastiani Kalesi aslında Drogo’nun kendi iç dünyası, oradaki saplantıları ve kendine çizdiği sınırlarıdır. Bir türlü cesaret edip kendi sınırlarını aşamaz. Drogo’nun asıl beklediği düşman değildir. Drogo kahraman olmayı bekler. Düşmanlarla gerçek bir asker gibi savaşıp sonrasında da kahramanca anılmayı bekler. Bu çaresizce bekleyişi bütün hayatına sirayet eder. Tatar Çölü ise benimsemiş olduğu kendi dramatik yaşamıdır. Akıcı dili, ifade yeteneği ve harikulade betimlemeleri ile bir çırpıda okunan bir kitap. En nihayetinde hepimiz Drogo değil miyiz? Hepimizin içinde hapsolduğu bir Bastiani Kalesi yok mu? Hepimiz çaresizce, Tatar Çölü’nden gelecek, hayatımızı değiştireceğine inandığımız birilerini ya da bir şeyleri beklemiyor muyuz?
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,4bin okunma
·
128 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.