...insanların bazı köpürme devreleri vardır ki, küçük bir hazırlık dakikasıyla başlar. Bu dakikada gözler birbirini anlamaya çalışıyor gibi durur , güya "ağlayalım mı?" sorusuyla bakışır. Bu dakika uzun bir zaman kadar hatıralarla doludur, bu bir dakikada bütün yaralar -henüz taze kanayarak, her biri bir başka hatıranın ateşiyle yanarak- ortaya çıkar. Kalbin binlerce noktalarından birer ıstırap iniltisiyle binlerce delik açılır, türlü kırık ümitler, acı ümitsizlikler, matem hayalleri, bütün hayatın o ağlayan hediyeleri acı -bir kabristanın ruhlar meclisi gibi- feryatlarıyla, gözyaşlarıyla sürüne sürüne buluşurlar. Bir bağrış çağrış ve matem toplanması! Yalnız küçük bir dakika: O vakit gözler kapanır sanki şu elem mahşerinin üzerine düşmüş bulutlarla yüklü bir sema ... Artık ağlamak zamanı gelmiştir.