Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

100 syf.
7/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
72. Koğuş İncelemesi
Türkiye’nin yetiştirdiği en büyü toplumcu gerçekçi yazarlarından olan
Orhan Kemal
Orhan Kemal
, 72.Koğuş kısa romanı ile bizi 1940’ların hapishanesine götürüyor. Üstüne üstlük hapishanenin en yoksul koğuşu olan 72.Koğuşa…Bu koğuşun ne penceresi vardır ne de döşeği. Doğru düzgün tayını bile yoktur bu koğuşta kalanların. Çoğu zaman aç girerler yatağa. Kışı geçirmeleri için ne sobaları var ne de herhangi bir ısıtıcıları. Pencereleri bile yoktur dışardan gelen soğuk havayı kesmek için. Bir şekilde hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. 1940’lar tüm Türkiye için kolay geçmezken (2.Dünya Savaşı sırasıdır, çoğu şey karneye bağlanmıştır) 72. Koğuşun mürettebatı için hayat çok daha zor geçmektedir. Ta ki koğuşun en sessiz en kendi halinde ve en dürüst mahkûmu olan Ali Kaptan’a annesinden 150 lira para gelene kadar. 150 lira çok büyük paradır. Bir mahkûmun hayatını epey değiştirmeye yetecek kadar. Koğuş bayram etmiştir bu haberi duyunca. Üstüne üstlük Ali Kaptan çok eli açık biridir. İlk iş koğuşa bir ziyafet verir, etli kuru fasulye ile. Uzun zaman sonra koğuş tayfası yatağa aç olarak girmez. Sonra döşek alır ihtiyacı olanlara. Derken ampul taktırır ki bu büyük lükstür o zamanın şartlarına göre. Bir de pencere taktırır ki bu mahkumların soğuktan donmaması demektir. Tüm hayatı değişir koğuştakilerin. Ama insan doğası nankördür… Çok kısa bir eser olmasına rağmen çok etkileyici bir eser. Neden etkileyici olduğunu soracak olursanız, 1940’ların en alt tabakasını bu denli iyi gözlemleyip okuyucuya aktardığı, bunu yaparken de insanların özünde nankör olduğu ve ne kadar iyilik yaparsanız yapın, bu iyiliklerin size dönüşü sırtınızdan hançerlenmek olduğu gerçeğini fark edip bunu okuyucu ile paylaştığı için diyebilirim. Kitap kısa ve insanı yoran cümleler barındırmıyor. Diğer
Orhan Kemal
Orhan Kemal
eserlerinde olduğu gibi diyalog üzerinden hikâye anlatılıyor. Bu diyaloglarda genelde kısa cümlelerde kurulu. Ki bu zaten günlük hayatımızda da böyle. Uzun cümleler kurmuyoruz genelde konuşurken. Diyaloglarda dikkatimi çeken aslında birinin söylediğini tekrarlayan diğer insanların cümleleri şeklinde. Yani aynı cümleyi farklı kişilerin tekrarlaması ile üç kez artarda okuyabiliyorsunuz.
Orhan Kemal
Orhan Kemal
belki bunu insanların düşünmeye olan tembelliği veya başkalarının dediklerini tekrarlamanın daha kolay olduğu gerçeğini vurgulamak için yapmış olabilir.
72. Koğuş
72. KoğuşOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,5bin okunma
··
1 artı 1'leme
·
419 görüntüleme
ZÜMRA okurunun profil resmi
Özgün Coşkun
Özgün Coşkun
hocam bu tarz tekrarlamaları Yaşar Kemal'in
Teneke
Teneke
ve
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
kitaplarında da çok rastladım. Okurken beni yoran bir deneyim oluyor çoğunlukla bu tarz tekrarları okumak. 1940 yıllarından bahsettiğinden bahsetmişsiniz
72. Koğuş
72. Koğuş
için. Dün
Fakir Baykurt
Fakir Baykurt
ve
Kemal Tahir
Kemal Tahir
'in edebiyatçılığı ile ilgili makale tarzında bir yazı bulmuştum. Orada 1940 yılı için Milli Korunma Kanununun(benim de görüşüm bu olmakla birlikte anlatılana göre halkı gerçekten müşkül duruma düşüren, zengin toprak ağasının ise avantajına olan bir kanun) kabul edildiği yıl olduğu söyleniyor. Teneke romanında Yaşar Kemal de tam olarak bu kanunun eleştirisini işliyor Çeltik tarımından yola çıkarak. Yani 1955'te yazılmış olsa da 1940'a ithaf edilir diyebilirim. Belki de o zamanların yazım şekli budur. Daha ironi yaparak mizahi yönden ele alacaksak da; kanun karşısında halk o kadar çok şaşkına uğramıştır ki bir söylediğini unutup tekrar söyler, diyeceğim.😅 İncelemelerinizi gerçekten çok seviyorum. Ellerinize sağlık. Ne zaman okuduğunuz bir kitap düşse akışıma "Aa Özgün abi bu kitabı mı okuyor? Acaba kitap hakkında ne yazacak?" diyorum ve incelemenizi bekliyorum. İyi kitap okumalar dilerim. 💫
Özgün Coşkun okurunun profil resmi
Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim
ZÜMRA
ZÜMRA
Hanım. Bu tür olumlu geri dönüşler almak beni mutlu ediyor. 1940'lar yani 2. Dünya Savaşı süreci tüm dünyada olduğu gibi Türkiyedede çok sıkıntılı geçmiş. Çok şükür insan kaybına uğramamışız ama mevcut tehlike hükümeti daha fazla önlem almaya itmiş. Asker sayısının arttırılması özellikle tarımda üretimi düşürmüş fiyatları arttırmış ve ordunun eksiklerini gidermek için alınan vergiler (varlık vergisi de dahil) bir parça halkın belini bükmüş. 1940'lara 2023'ten bakınca halkın yaşadığı sıkıntıları anlıyorum ama bunun bahaneleri olduğunu da görüyorum. Toprak ağalarının daha da zenginleşmesi konusunda pek bilgim yok ancak İnönü'nün en büyük amaçlarından biri toprak reformunu sağlamaktı. Onu geröekleştiremeden iktidardan ayrıldı. Belki de iktidardan olmasının en büyük nedeni bu reform planıdır.
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.