Kadınların daha güçsüz bir cins olarak görülmesi, savaş etkinliği üzerinde olumsuz etkide bulunabilecekleri endişesine yol açmıştır. Kadınların daha çok destek ve hizmet birimlerine verilmelerinin gerisinde bu endişe bulunmaktadır. Ordu içinde piyade, tank ve top gibi sınıflara, hava kuvvetlerinde uçan savaşçı ve bomba personeline, deniz kuvvetlerinde ise, deniz altılar ve savaş gemilerine dahil edilmemişlerdir. Bu dışlamaya gerekçe olarak genellikle kadın ve erkek arasındaki fiziksel farklılıklar gösterilir. Kadın ve
erkek arasında boy uzunluğu ya da kas gücü gibi anatomik farklar, fiziksel güce gereksinim duyulan askeri görevlerde kadınları dezavantajlı kılar. Bu durum, kadınların performansının erkeklerden daha düşük olmasına ve aynı seviyede sonuç elde etmek
için kendilerini daha fazla zorlamalarına neden olmaktadır.
Kadınların erkeklerden daha küçük kemik yapısına sahip olmaları daha fazla sakatlanma riski demektir. Kas kuvveti, kasların dayanıklılığı ise, askeri görevlerle yakından ilgili olan faktörlerdir. Sürat koşusu, tepki hareketleri, çeviklik koşusu, merdiven
çıkma inme gibi zorlu alıştırmalar ise, fiziksel dayanıklılık gerektirir. Bu nedenle kadınlar ağırlıklı olarak destek ve ikmal birliklerine yerleştirilmişlerdir.