Gönderi

İstanbul halkına gelince? işgal, istanbul'un bazı dar ve bazı soysuz çevrelerini saymazsak, türk halkında bir direniş ruhu yarattı. sanki herkes kendi içinden bir emir duymuş, bir protesto seline katılıyormuş gibi, fatih'te, sultanahmet'te öyle mitingler oldu ki, ruh ve hava coşkunluğu bakımından bunların bir eşini, insanoğlu görmemiştir denilebilir. gerçi teşkilatsız, öndersiz kitleler, aksiyon cephesinde bir kuvvet sayılmazlar. fakat işte bu ruhun ve havanın uyandırdığı bu kitlelerdir ki, ilerde aksiyonun mücadele unsurlarını verecektir. istanbul anadolu'ya, bir selin oraya akışı gibi, subaylar, mücahitler, teşkilatçılar, önderler ve nihayet bir mustafa kemal gönderecektir. moral cephesiyle de, düşman tazyikine göğüs gererek, milli çöküntüyü önleyecektir. ilk büyük miting, 1919 mayısı'nın son günü istanbul'da fatih belediyesi önünde tertiplendi. öncüler, türk ocağı'nda toplanan yüksek mektep öğrencileriyle aydınlar, ocaklılardı. ilk miting, fatih belediyesi binası önünde yapıldı. binanın burçlarına ay-yıldızlı kırmızı bayraklar çekilmişti. fakat balkondan aşağı, ruhları hem dolduran, hem kamçılayan siyah, büyük bir matem örtüsü sallanıyordu. fesli, sarıklı, başörtülü bir insan denizi, meydanda dalgalanıyordu. balkona, çarşafının siyah pelerinini omzuna atmış, başı siyah atkılı genç bir kadın ilerledi. halide edip hanım. aydın bir kadın, bir kelam ve fikir insanı. ilk cümlesi şu oldu: "gecenin en karanlık ve ebedi gibi göründüğü zaman, gün ışığının en yakın olduğu andır..." deniz birden dalgalandı. birden coştu. eğer halk denizi coşar ve dalgalanırsa, bundan daha azametli bir manzara düşünülemez. balkonun önündeki saha ve halk kalabalığının önü, kadınlar tarafından tutulmuştu. bunların içten ve toplu hıçkırıkları havaya yükseliyordu. meydanın her tarafından bağıranlar, ağlayanlar, ant içenler, üstlerini başlarını yırtanlar, hulâsa istanbul'un bağrı ve ruhu bu meydanda dile gelmiş gibiydi...
Sayfa 83
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.