uykunun gerçekten kuytu köşelere saklandığı bir sabahın dördünde kitabını bitirdikten sonra oturup güray süngü'nün ahmet murat ile olan söyleşisini dinledim.
bahsi geçen söyleşi: youtu.be/Gv_xWl91tUI?si=...
(ahmet murat uzun bir süredir trt 2'de "edebiyat söyleşileri" isimli bir programa ev sahipliği yapıyor. programa gerçekten çok güzel yazar ve şairleri davet ettiği gibi işin daha teknik ve detay kısımlarıyla hemhâl olmuş pek çok profesör de bulunuyor. izleyecek bir şeyler ararken denk gelmiş ve ilgimi çekmişti. ilgilenenler olabilir diye bunu da belirttikten sonra devam edebilirim.)
an itibari ile bu firârî uykunun peşine düşesim gelmiyor. güray süngü romanları başta bir tadına bakayım diye düşündüğüm ardından sezgisel olarak okumaya devam ettiğim kitaplardı (bu da okuduğum dördüncü kitabı oldu). kitap üzerine bir şey söyleyecek yetkinlikte değilim. kısaca kitap süngü'nün 21 şairden seçtiği 22 dizeyi bir hareket noktası olarak alması ve bunları anlatmasından oluşuyor. ilk bakıldığında öykü gibi durmuyor ama kendisi yazdıklarının kesinlikle şiir olmadığını iddia ediyor. benim için epey güzeldi. bilen bilir, okuduklarım arasında en beğendiğim kitabı mehmet'i sakatlayan serçe parmağı idi ta ki bunu okuyana kadar (şu an işler biraz karışık).
velhasıl güray bey'in kendisiyle ve dünyayla alıp veremediği hesaplaşmayı nihayete erdirmesi mi daha hayırlıdır yoksa bu derdin ve tasanın bizi bıçaklaması mı bilemiyorum ama yazdıklarını okumaya devam etmek isterim.
selâmetle :')
şu an elimde ibrahim'in kaybettiğini bulmasıdır ve kış bahçesi kitapları var. henüz hangisini okuyacağımı seçemedim ama en kısa zamanda okuyacağım, teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.