Gönderi

Modern cehennem tasvirlerinde yinelenme düzeninin ne kadar önem taşıdığını, Sartre'ın Gizli Oturum (Huis clos) (1947) adlı tiyatro oyununda görebiliyoruz. Eser, kötülük nedeniyle oluşan cezanın törensel gücünü monotonluk ve sürekli yeniden üretme halinde ortaya koyar. Bu kez cehennem hiç gösterişli olmayan, yitik ruhların yaptıkları kötülükler için ceza çektiği bunaltıcı bir yerdir. Sartre'ın oyununda bir araya gelen üç kişi, gazeteci Garcin ile Estrelle ve Ines adlı iki kadın aynı ahlaki suçu işlemiş, eşlerini aldatarak ölümlerine yol açmıştır. Uygulanan ceza ise bu üç kişinin bir odaya kapatılması ve bir zaman sınırı olmadan birbirlerine katlanmak zorunda bırakılmasıdır. Cehennem de bu kapatılma cezasının mekanı olur. Ortada öyle kazıklar, ızgaralar, körükler yoktur, ama atmosfer Ortaçağ ateşinin en dibindeki kadar sıcak ve boğucudur. Sartre bu şekilde cehennem mitolojisini ortadan kaldırmış olmaz, sadece yeni bir çeşitlemesini sunar. Durmadan yanarak mahremiyeti ve odadakilerin birbirinden kaçınmasını imkansız kılan elektrik lambası karanlığın yerini almıştır. Garcin ile Estrelle arasında başlayan aşk ilişkisi Ines tarafından sürekli izlendikleri için sonuçsuz kalacaktır. Sartre'ın ünlü "Cehennem başkalarıdır" cümlesi de lanetlenmenin mantığını kendi kavrayışıyla özetleyen Garcin'in ağzından söylenmiştir. Adorno'ya göre bu cümle şöyle de olabilirdi: "Cehennem biz kendimiziz." Burada belirleyici olan, hiç değişmeyen aynı durumla sonsuza dek sürekli karşı karşıya kalmaktır. Özgürlükten yoksunluğun ve monotonluğun nedeni değişmezliktir. Bunu ya bizzat özne öyle tasavvur etmekte ya da sürekli gözetlenme yaratmaktadır.
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.