Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Filmi Kadar İyi Bir Kitap
Beş filmlik ilk seri, bir yeniden çevrim ve dördüncüsü yolda bir prequel üçleme ile perdede 5, edebiyatta 60 yılı devirmiş bir eser Planet of the Apes. Kitapla uyarlama arasındaki 5 yıl, yazarın bir diğer incisi
Kwai Köprüsü
Kwai Köprüsü
'nde de vardır (1952-1957). Filmlere -özellikle ilk seride 1. ve 3. (Escape) film ile prequel seride ilk 2 film- bayılan bir sinefil olarak, kitabın yeni bir tat sunamayacağından endişeliydim ancak sayfalar ilerledikçe bu endişe yerini meraka ve tatmin duygusuna bıraktı. Bunda çevirmen
S. İpek Ortaer Montanari
S. İpek Ortaer Montanari
'nin akıcı dilinin etkisi büyük. Editoryal hatalar ve kimi çatı bozuklukları göz ardı edildiğinde, İthaki çıtası için başarısı yüksek bir iş. Peki ne bekliyor bizi kitapta? Bunu 10 filmlik seride kullanılan sahnelere göre anlatacağım. Maymunları ilk gördüğümüz sahne -ki yaklaşık kitabın ikinci çeyreğinin başları oluyor- ormanda bir av partisi ve amaç deneyler için insan toplamak. Bu, prequel üçlemenin ortanca ayağı "Dawn"da geyik avına tekabül ediyor. Deneklerden birinin ilk uyanışı anlattığı bölümde, maymunların evvela emre karşı gelerek "hayır" demesi, ilk üçlemenin TV için çekilen son iki filminde de görülse de, daha çok ilk prequel film "Rise"ta karşımıza çıkıyor (#227232504). Ve kitabın -bonus kapanışı saymazsak- finalindeki karşılama komitesi ise sadece Tim Burton'un yeniden çevriminde kullanılmış. Lincoln heykeli tabii ki ilk filmdeki "diğer" heykel gibi perdeye özgü. Diğer farkların başında, Nova'nın hamileliği yer alıyor. Bu yan hikayenin sonlanışı ise, aslında tersi yönde bir hikayelemeyle bizi ilk serinin ortanca filmi "Escape"ye götürüyor. Yani her film kitaptan bir şeyler kullanmış. Bu denli zengin bir katman var. En akılda kalıcı ortak payda bağnaz orangutan, ancak burada gerçeği bilen sinsi yaratıklar yok. Bu, muhtemelen Twilight Zone mimari Rod Serling'in parlak zekasının eseri. Burton ise bu ganimetten "Betelgeuse"yi almış (Beetlejuice). Ben bu filmi küçükken -malum meşhur sahne yüzünden- 2001 ile karıştırırdım. Her ikisini herhalde 10 yaşına gelmeden TV'de görmüştüm. Terminator serisi ile birlikte aslında insanlığın egemenliğini kendi yaratılarına, denek hayvanlarına kaybetmesi paranoyası özünde, bilimkurgunun dış uzay kümesi dışında kalan alanında, en "timeless" ve kanımca halen daha değeri bilinmemiş serisi Maymunlar Cehennemi. Bir tesadüf olarak, prequelleri aynı sene başladığı için, X-Men serisi de bir tık "light" olarak kürsüye aday sunulabilir mutant temasıyla (Magneto'nun homo superior söylemi - "biz insanları yok etmezsek onlar bizi yok edecek.") Hal böyleyken, Frankenstein yahut Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi klasiklerden daha gerçek, daha korkunç, daha olası bir distopya bu çünkü iktidarın, erkin kaybedilmesi var ve Terminator serisinin aksine, bunda "düşük olana karşı" alınmış bir mağlubiyet, kitabın baş kişisinin "tavus kuşu dansı" ve "hayvanat bahçesi" -ki Rod Serling bu temayı da TZ'de çok iyi kullanır- ile çok iyi hissettirdiği gururun çiğnenişi, onurun ayaklar altına alınışı söz konusudur. (#227230937) (#227230694). Kitabın mizahı da filmden kat kat iyi: Zira'nın insan deneği "neredeyse" öpecekken duraksayıp "çok çirkinsin" dediği sahne, filmdeki klişe öpücükten çok daha etkili (#227233397) (Aynısını siyah/beyaz ırk öpüşmesiyle Star Trek'te de görürüz). Zekanın, öğrenilmiş çaresizliğin gözlerden okunuşu betimlemesi yine dahice. Profesörün başına ne geldiğini alenen duymuyoruz bu arada - filmlerde lobotomi gösteriliyordu yanılmıyorsam. Bu arada, filmleri izlememiş seyirciler için, asla ve asla 2. filmin övülmesi rezilliklerine kapılmayın - değil serinin, sinema tarihinin en kötü filmlerinden biridir. Direkt atlayıp 3'ten devam edebilirsiniz. Yazarın bu geri kalmış insan topluluğu fikrini Wells'in
Zaman Makinesi
Zaman Makinesi
'nden almış olması da muhtemel - ki bu tema sıklıkla kullanıldı - kitapta da yazdığı gibi her asırda birkaç kitap çıkar, diğerleri onu taklit edip temayı çoğaltır (#227231670). Kitabın övülmeye değer yanlarından biri şu ki, sinemada Fantastic Planet animasyonu Fransız elinden çıkma nadir bilimkurgulardan biri olduğu için nasıl övülüyorsa, edebiyatta da türü Amerikan boyunduruğundan çıkarıp klasik, kült bir esere dönüşmek her babayiğidin harcı değil. Maymunlara Fransızca öğretilmesi, İngilizce konuşuluyor olmaması, klişeleri yıkan cüretkar hamlelerden sadece biri. Family Guy'da Jackie Chan ve Ethan Hawke üzerinden verilen "her ırkın insanı birbirine benziyor" yabancılığını da kara mizah sosuyla finale yedirmesi takdire şayan (#227232652). Nihai finalde her şeyin yaşanmış bir hikaye yerine bir maymunun hayal gücü olabileceği ihtimali de günümüzde "bir uzaylının dönem ödevi miyiz"e değin uzanan simülasyon teorilerine göz kırparak gülümsetiyor. Herhalde
Philip K. Dick
Philip K. Dick
bugünleri görse yüzüne Glasgow gülümsemesi kondurur, sokaklarda çırılçıplak koştururdu. Sözün özü, gerek akışı gerekse bir an bile ağdalanıp aksamayan çevirisiyle çok beğendiğim bir kitap oldu. Sinemada Terminator'un gölgesinde kalmış olabilir ancak kaynaklık eden eseri sayesinde bu klasmanda bayrağı elden bırakmıyor Apes. Rhesus, Aids, Ebola derken, maymunları haber küpürlerinin ötesinde, en büyük kabuslarımızın, belki de Evrim Teorisi'ne dayanan bir aşağılık kompleksinin orta yerinde göreceğimiz günler belki de gelecektir - İsa'nın dönüşü kadar muğlak bir şey bu. Belki baskın tür yunuslar, kargalar, hatta Eddie Izzard'ın parodisindeki gibi flüt çalan sincaplar olacak. Kimbilir? Bekleyip görelim.
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle · İthaki Yayınları · 20185,3bin okunma
·
592 görüntüleme
Ipek Montanari okurunun profil resmi
Film/kitap karşılaştırmalı, ayrıntılı ve nazik yorumunuz için teşekkürler :)
Amadeus Magnus okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. Bu arada hazır Cesur Yeni Dünya okuyorken hissettiğim şu ayrımı da yapmak isterim; en sevdiği bilim-kurgu "meta" bakışla The Day the Earth Stood Still (1951) olan bir sinefil olarak, bu kitap ve Çocukluğun Sonu gibi, insanlığın kendi içindeki çekişmelerin, iktidar mücadelerinin "yukarıdan bakıldığında" ne kadar anlamsız ve "biricikliğimizin" sadece sonsuz egomuzdan ve kibirimizden kaynaklı olduğunu yüzümüze vuran eserleri ben 1984 ve Brave New World gibi distopyalardan daha çok seviyorum. Eminim ki günümüzde böyle hisseden başkaları da vardır.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.