Gönderi

Bir arkadaşımızın yıllar önce anlattığına dayana­rak yazıyoruz bundan sonraki birkaç satırı:(Galiba) Amerika'da, (galiba) bir gazeteci (ya da gazete fotoğrafçısı, öyle olması daha bir uygun geliyor usumu­za) kaza (başka başka yerlerde, başka başka zamanlarda, ya da aynı saatlerde olan kazalarda ölenlerin, kaza yerinde çekilmiş) resimlerinde, kazaya uğramış aracın, yıkılmış duvarın, çökmüş evin, devrilivermiş ağacın çevresinde topla­nanlar arasında... Çılgınca bir düşünceymiş bu. aynı kişiyi görmüş. Düşünce bile değil, sezgi bile değil, hayvansal bir sezinleme, bir ürkme belki... Gazeteci (ya da gazete fotoğrafçı­sı) eline geçirebildiği bütün kaza resimlerini büyüteç­lerle incelemiş. Başka resimler daha bulmuş, onları da teker teker gözden geçirmiş. Çılgınlık da sayılsa, kanıtı önündey­miş. Besbelliymiş bu. Her resimde açıkça görülüyormuş. Kaza yerinde toplananlar arasında, hep, ölüye ya da ölülere, biraz gülümser, biraz sevinçli, biraz gururlu bir yüzle bakan bir kadın, yaşlıca, saçı ağarmış, güzelce, cana yakınca bir kadın görülüyormuş. Aynı kadın. Yıldan yıla, yerden yere, değişmeyen bir kadın. Her yere yetişen, her ölüye gücünün de, utkusunun da bilinci içindeymişçesine ba­kan bir kadın...
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.