Asıl kalleş işkence, Yenilmektir düzene...
Hatırlarsınız belki geçen sene Kardeşini Doğurmak kitabını okuma etkinliği vardı. O kitapta yazar Suna Aras'ın Yıkanmak İstiyorum kitabını önermişti. Suna Aras da kitabında Asiye'nin hikayesini okumamızı önermişti. Biraz arayı açmış bulundum ama sonuç olarak zinciri tamamladım sanırım ")
Asiye Zeybek, Solcu sosyalist bir gazeteci kendisi. 1997 olaylarında tutuklanıyor o da. Tutuklanması yetmezmiş gibi 14 gün boyunca işkence görüyor, üstüne bir de polisler tarafından tecavüze uğruyor... Kendisinin anlattıklarına göre bir daha tecavüze uğramamak için istediklerini yapıyor ve evrakları imzalıyor. İtirafçıların tutulduğu Kırklareli cezaevinde kalıyor bir süre. Sonra Gebze'ye naklediliyor. Tüm detayları anlatıp spoiler vermeyeyim de, olay biraz karmaşık aslında... Pek sevgili reyizimizin başbakan olduğu dönemde, reyiz bir televizyon programında Asiye'nin terör örgütü mensubu olduğunu ve pişmanlık yasasını suistimal ettiğini beyan ederek "işkence ve tecavüz" olayının bir tezgah olduğunu beyan ediyor... Asiye de buna cevap olarak "Evet ben bir sürü kâğıt imzaladım. Ama bunu tekrar işkence görmemek için yaptım. Ben itirafçı değilim" diyor. Kime inanacağıma şaşırmadım desem yalan olur. Ama Yıkanmak İstiyorum'da da bir sürü "polis tarafından tecavüz" vakaları olduğu için, bunun bir tezgah olduğuna inanmak da zor. Zaten ülkede solcu olan herkese terörist gözüyle bakıldığı için devletin tutumunu yadırgamadım... Kitapta Asiye tüm bu süreç boyunca yaşadıklarını anlatıyor, işkencenin psikolojisini nasıl etkilediğini görebiliyoruz. Umutsuz, içe kapanık, hayattan kopmuş, her şeyi sorgulayan kişiliği satırların arasına sinmiş adeta... Bir insanın başına gelen bir trajediyi edebi olarak yorumlamak ne kadar etik olur bilemiyorum ama yer yer kendini sorgulamaları tekrara düşmüştü, aynı şeyleri farklı cümlelerle anlatmaya çalışmak hikayenin akıcılığını etkilemiş, ona biraz puan kırdım. Onun dışında okunur, benim gibi bu konular ilginizi çekiyorsa tavsiye ederim...