Arthur Schopenhauer, 1851’de yayınladığı “Parerga ve Paralipomena: Kısa Felsefi Denemeler” adlı eserinin 396. bölümünün bir kısmında, kirpilerin soğukta kaldığı anlarda karşılaştıkları ikilemi anlatıyor: “Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar…” Bu teori hakkında
Sigmund Freud ise şöyle söylüyor; “Hiç kimse komşusuna fazla yaklaşmaya katlanamaz.”
İnsan Olmak kitabında insan ilişkilerini bu ikilem üzerinden açıklar. Çok beğendiğim ve tavsiye ettiğim kitaptan sonra denk gelmesi üzerine daha çok bu konuya eğildim.
Yazar ise: 12 yaşındaki Paloma karakterinin, Renee (Madam Michel) karakteri üzerinde yaptığı analiz üzerinden bizlere veriyor: “Madam Michel’de kirpinin zarafeti var: Dışardan dikenlerle zırhlı, tam bir kale, ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen,şiddetli oranda yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar.”
Sizlere kirpi lakabı takılsa kızardınız belkide şu an bende bir kirpiyim diyor olabilirsiniz! Ve etrafınızda kirpi gibi insanlar olsun istiyorsunuz! Kısa tabirle haddini, hududunu bilenleri.
Kirpinin Zarafeti , “Tolstoy okuyan Mozart dinleyen bir kapıcı,” S:202 ile intiharın eşiğinde 12 yaşında bir kız çocuğu Paloma’nın yer yer kesişen hikâyelerini anlatıyor. Reneé’nin kendini saklama, Paloma’nın ise hayattan kaçmaya çalışıyor. Aklıma
Tutunamayanlar ‘ı geldi. Sonra oradaki bizlere bir sorusu: “Tutunamayanların romanı biter mi? BİTMEZ!
Bizim ülkemizdeki kapıcıları rahmetli Kemal Sunal, tasvir edilen kapıcıları çok güzel oynardı. Bizim ülkemizde eski kapıcılar şimdi iş insanı. Küçümsemek olarak söylemiyorum analiz yapmak için söylüyorum.
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens kitabında bizleri çok güzel anlatmış.insanın atalarımızdan
kalıntıları ve yaşama iç güdüleri. İç güdüleri ile yaşayanlar daha başarılı farkında mısınız? Kitapta
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens adı geçmeden okuyanlar aaa evet okumuştum,biliyorum diyecekler . “İnsanların düşünmek istememeleri doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar” der
Hermann Hesse Renee ve Paloma ise düşünen, farkındalığı yüksek bireyleriyle toplumda.
Hermann Hesse devam eder: “Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur.” İnsanın boğulmaması için ötesini görebilen, duyarlı, farkındalığı yüksek, şifa verebilen kişilerle karşılaşması gerekir. Oda kitaptaki karakterimiz Kakuro.
Farkındayım inceleme uzadı diğer taraftan burası kitap platformu okumayı, araştırmayı, etkileşimde olmayı seven insanlar var. Normalde tedirgin olmadan bilgiyi, düşüncemi, duygularımı yazmalıyım yoksa uzun mu kısa mı diye düşünmeden,bana bunu düşündüren nedir: linkedin iş ağında özel hayatlar paylaşılıyor, 1000k kitap uygulamasında özel hayat paylaşılır hatta çok duyarsızlık vardır dini bütün profile sahip kişiler kitap uygulamasında yemek paylaşır hemde ramazan ayında.( diğer günlerdedir yiyen var yemeyen var diye paylaşılmaz) böylesine empati kurmanı sağlamaya çalışan ayda bile bunu yapılması,vb. Özel hayatı harici kullanmışsın gereken yerlerde bile özel hayat. Ne kadar anlam yüklüyorsunuz kendi hayatınıza.Koca evrende bir zerreyiz. “Bilgi eyleme dökülmediğinde anlamsızdır. Bilgi olmadan eyleme geçmek ise tehlikeli...”
Konfüçyüs . Sonra dedim ki okumayı sevenler okusun,beğenilsin veya beğenilmesin yazman gerektiği gibi yaz. Diyebilirsiniz ki neden incelemede eleştiri yaptın. Kitap toplumu böyle eleştiriyor Spoiler vermeden içeriği anlattım. Kitap dili bu şekilde toplumu eleştiriyor.
Kirpinin Zarafeti ,kimi edebi eserlere ve felsefi görüşlere, filmlere, müziğe,sanata yaptığı ince atıflarla sizden belli bir kültürel birikim istiyor, düşünce ve sorgulama istiyor.
George Orwell ne diyordu: “Düşünün, çünkü daha yasaklanmadı” (yasak olanları seven insanoğluna bunuda yasaklamalılar.) Bahsedilen edebi eserler, sanat akımları, filmler, felsefi düşünceler hem bilgilerinizi tazeliyor hem de öğrenme isteğini pekiştiriyor. Arama motorunuzu hazır edin,araştıracak şeyler olacaktır. Kitabı, dokunaklı ve zarif hikayesinin yanı sıra bu yönüyle etkilendim. Hikayenin sonunda ise “Kirpi gibi oldum.” İncelemeyi sevmediyseniz kitabı okumayabilirsiniz, çünkü buna benzer alıntılar,bilgiler var bahsettiğim gibi.
Bana kitabı tavsiye eden
Seda Eser çok teşekkür ederim.
İncelemeyi sonuna kadar okuyanlara: Sizleride teşekkür ediyorum.
Kirpinin ZarafetiMuriel Barbery · Kırmızı Kedi Yayınları · 20207,5bin okunma